bifikirbifikir

En Zor Maratonlar: Dünyanın En Çılgın ve Zorlu 10 Maratonu

En Zor Maratonlar: Dünyanın En Çılgın ve Zorlu 10 Maratonu
Mesafesi 42.195 metre olarak belirlenen klasik maratonları tamamlamak, başlı başına son derece zor ve dayanıklılık isteyen bir iş. Üstelik, dünyanın farklı noktalarında düzenlenen bazı maratonlar, birbirinden zorlu koşulları da içinde barındırıyor. Klasik maratonun daha da uzun mesafeli versiyonu olan ultra maratonlar, fiziksel ve mental anlamda zorlayıcılık açısından adeta birbirleriyle yarışıyor. Ancak bu zorlukların atletleri yıldırdığını sanmayın. Dünyanın en zor ve çılgın maratonlarına her yıl binlerce cesur atlet katılıyor.

Her maratonun zorluk derecesi, rotası, içinde barındırdığı parkurları, şartları ve kuralları diğerinden farklı. Atletlerin karşısına bazı maratonlarda vahşi doğanın acımasız koşulları, bazılarında akıl almaz kurallar, bazılarında da çetin hava şartları çıkıyor. Bu sayede her bir maraton ya da ultra maraton, yaşam boyu unutulmayacak birer deneyime dönüşüyor. Peki, zorluk düzeyi ve sert koşulları nedeniyle tüm dünyada ün salmayı başarmış maratonlar hangileri? Bu sorunun cevabını sizler için derledik.

1. İstanbul Maratonu

İstanbul Maratonu, eski ismiyle İstanbul Avrasya Maratonu, aslında bu listedeki zorluk derecesi en düşük olan maraton. Ancak çılgınlık açısından diğerlerinden geri kalmıyor. Çünkü dünyada yalnızca İstanbul Maratonu’na katılarak bir kıtadan diğerine koşarak geçebiliyorsunuz. 1979 yılından beri düzenlenen bu köklü atletizm organizasyonu, Anadolu yakasından başlayıp Avrupa yakasında sona eriyor. Katılımcılar seçtikleri parkurda ve büyüleyici Boğaz manzarası eşliğinde hem spor yapıyor hem de eğleniyor.

Türkiye’nin en çok katılım gösterilen atletizm yarışmalarından biri olan İstanbul Maratonu, eski ismiyle İstanbul Avrasya Maratonu, dünyada bir kıtadan diğerine koşarak geçebileceğiniz tek maraton olma özelliğini taşıyor. Üstelik, bunu yaparken...

2021 yılında kırk üçüncü kez düzenlenen İstanbul Maratonu’nun kapıları; koşmak isteyen, 18 yaşın üstünde ve sağlık durumu elverişli olan herkese açık. Amatör ve tecrübesiz katılımcılar, tercihini genellikle 8 kilometre uzunluğundaki halk koşusu güzergahından yana kullanıyor. Diğer güzergahlarda ise 10 kilometre, 21 kilometre ve 42 kilometre gibi farklı mesafe seçenekleri mevcut. Böylelikle her katılımcı kendi kondisyon düzeyine ve spor tecrübesine uygun seçeneği tercih edebiliyor.

2. Çin Seddi Maratonu

Düz bir parkuru koşmak, uzun saatler sürse bile birçok sporcu için kolay olabilir. Peki, ya bu parkur dik yamaçlardan ve binlerce basamaktan oluşsaydı? Çin’deki Tianjin Bölgesi’nde her yıl düzenlenen Çin Seddi Maratonu, merdiven çıkmayı sevmeyenlerin kabuslarını gerçeğe dönüştürüyor. 1999 yılından beri düzenlenen maratonun 42 kilometre uzunluğundaki parkurunda, tam 5164 basamak mevcut. Katılımcılar, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de bulunan Çin Seddi’ni hem koşarak hem tırmanarak çıkıyor.

Asansörsüz bir binanın beşinci ya da altıncı katına çıkarken merdivenleri tırmanmak birçoğumuz için son derece yorucu olurdu, değil mi? Peki, 42 kilometre boyunca uzanan tam 5164 basamağı çıktığınızı hayal edebiliyor...

Tahmin edebileceğiniz üzere, bu yorucu ve tehlikeli parkuru tamamlamak herkesin harcı değil. Yalnızca belirli bir kondisyon düzeyinin üstünde ve tecrübeli atletler bu maratona katılıyor. Parkurun tümü basamaklardan oluşmuyor, ancak basamaksız kısımlar da son derece dik yokuşlarla dolu. Ne var ki, Çin Seddi’nin muhteşem manzarası, binlerce basamak çıkmayı ve yokuş tırmanmayı göze alan atletlere unutulmaz anlar yaşatıyor.

3. Antarktika Maratonu

En iddialı kış tutkunlarını bile birkaç saniyede soğuktan bezdirebilecek olan Antarktika Maratonu, 1995 yılından beri, Güney Kutup Noktası’na yaklaşık 960 kilometre mesafedeki Kral George Adası’nda düzenleniyor. Antarktika kıyılarına da yaklaşık 120 kilometre uzakta yer alan bu adanın hava koşulları, takdir edersiniz ki akıl almaz derecede zorlu. Maraton boyunca hava sıcaklıkları yaklaşık -20 ila -25 santigrat derece arasında seyrediyor. Katılımcılar yüksek koruyuculuk etkisine sahip ekipmanlar kuşansa ve kıyafetler giyse de, bu dondurucu soğukla başa çıkmak hiç kolay olmuyor.

Dünyada her biri birbirinden çılgın birçok maraton düzenleniyor ama Antarktika Maratonu bunların içinde en zorlu seçeneklerden biri. Tahmin edebileceğiniz üzere, bu maraton soğuğu sevmeyenler ya da soğuğa karşı dayanıklılığı az...

Antarktika Maratonu’nun klasik maraton mesafesinde, yani 42 kilometre uzunluğunda olan parkurunun yanı sıra; bir de 100 kilometrelik bir güzergahı mevcut. Elbette, yalnızca çok az sayıda katılımcı bu güzergahı deneyimlemeye cesaret ediyor. Ancak iki parkurdan birini tamamlayan atletlerin karşısına tüm ihtişamıyla yedinci kıta çıkıyor. Soğuğa karşı tahammülü çok yüksek olan ve müthiş ölçüde dayanıklı atletler, bu büyüleyici manzaranın ve sergiledikleri hayranlık uyandırıcı performansın tadını çıkarabiliyor.

4. Uluslararası Patagonya Maratonu

Son derece zorlu koşulları içinde barındıran, ancak katılımcılarına muhteşem manzaralar sunan bir diğer köklü atletizm yarışması da Uluslararası Patagonya Maratonu. Her yılın eylül ayında Güney Şili’deki Torres del Paine Ulusal Parkı’nda gerçekleştirilen maraton, karlarla örtülmüş bembeyaz dağ yamaçlarının ve donmuş göllerin büyüleyici manzarasını ayaklar altına seriyor.

Bir yandan koşmak, bir yandan da ömrünüz boyunca unutamayacağınız ölçüde büyüleyici manzaraları seyretmek mi istiyorsunuz? O halde, ölmeden önce yapılacaklar listenize Uluslararası Patagonya Maratonu’na katılma maddesini ekleyebilirsiniz. Çünkü bu görkemli...

Bu organizasyon da amatör ve tecrübesiz katılımcılara uygun değil. Ancak farklı kondisyon düzeylerinden sporcuları kucaklayabilmek adına; 10 km, 21 km, 42 km ve 63 km uzunluğunda dört farklı güzergah oluşturulmuş. Her güzergah farklı bir noktadan start alıp üç bin metre yüksekliğindeki Almirante Nieto Dağı’nda sona eriyor. Koşarak bu görkemli dağı tırmanabilmeyi başaran atletler de karşılarındaki göz alıcı manzaranın keyfini sürebiliyor.

5. Büyük Beşli Maratonu

Şimdiye dek sözünü ettiğimiz maratonlar; engebeli zeminler, soğuk hava koşulları ve zorlu parkurlar açısından ortaklaşıyordu. Her yıl Güney Afrika Cumhuriyeti’nde düzenlenen Büyük Beşli Maratonu’nda bu zorluklar yok. Ancak bu maratonda da karşınıza bambaşka bir çılgınlık çıkıyor: Entabeni Rezervi olarak adlandırılan uçsuz bucaksız bir savanada gerçekleştirilen organizasyon, koşu ve safari deneyimlerini buluşturuyor. Katılımcılar, vahşi yaşamın tam ortasında, yabani hayvanların arasında yarışıyor.

Spor ve adrenalin tutkunlarının ilgisini fazlasıyla cezbeden bir atletizm organizasyonu olan Büyük Beşli Maratonu, koşu ve safariyi buluşturmasıyla ünlü. Şehir merkezlerinde düzenlenen maratonların aksine, bu organizasyonda katılımcıların çevresinde apartmanlar, büyük...

Büyük Beşli Maratonu’nun ismi; doğal yaşamını bu bölgede sürdüren beş hayvandan; yani bufalo, fil, aslan, gergedan ve leopardan geliyor. Neyse ki bu hayvanlar, maraton öncesinde organizasyon ekibi tarafından parkurların çevresinden uzaklaştırılıyor ve yarış boyunca izleniyor. Ancak antilop ya da zürafa gibi tehlikesiz hayvanlara müdahale edilmiyor. Bu sayede maratona katılan atletler, koşarken bir anda bu tür hayvanlarla karşılaşabiliyor. Büyük Beşli Maratonu’nda orta ve tam seviye olmak üzere iki farklı güzergah mevcut. Ne var ki, orta seviye güzergahı tamamlamak için bile belirli bir kondisyon düzeyine ve tecrübeye sahip olmak gerekiyor.

6. Barkley Maratonu

Geldik, bana kalırsa bu listenin içindeki en çılgın maraton olan Barkley Maratonu’na. Her yıl mart-nisan ayları arasında düzenlenen bu ilginç organizasyon, bir tür ultra maraton. Parkur aslında 32 kilometre uzunluğunda ama maratonu bitirmek isteyen katılımcıların bu parkuru toplamda beş kez tamamlaması gerekiyor. Üstelik, toplamda 160 kilometre uzunluğundaki bu mesafeyi koşmak için onlara verilen maksimum süre yalnızca 60 saat. Dahası, maratonun kurucusu olan Gary Centrall, maratonu bitirmeyi başaran her yeni sporcudan sonra, bir sonraki koşunun şartlarını daha da zorlaştırıyor.

Her yıl mart sonu ile nisan başı arasında düzenlenen Barkley Maratonu, dünyanın en zorlu maratonu olarak da adlandırılan bir ultra maraton. ABD’nin Tennessee eyaletindeki Wartburg şehrinde gerçekleşen organizasyon, Frozen Head...

ABD’nin Tennessee eyaletindeki Frozen Head Eyalet Parkı’nda gerçekleştirilen Barkley Maratonu’na gösterilen ilgi büyük. Ancak katılımcı sayısı yalnızca kırk kişiyle sınırlı. Maratona katılmak isteyen kişiler başvuru sırasında bir tür niyet mektubu yazarak cevap beklemeye başlıyor. Adaylar arasından seçilen kırk kişiye maratonun başlayacağı gün bildiriliyor, ancak saat söylenmiyor. Katılımcılar alana gelerek Gary Centrall’a gözlerini dikip beklemeye başlıyor. Çünkü yarış, Centrall’ın sigarasını yakmasıyla start alıyor.

Centrall’a böyle bir maraton düzenleme fikrini, 1977 yılında Martin Luther King Jr’a suikast girişiminde bulunan James Earl Ray vermiş. Yakalanarak hapse atılan Ray firar etmiş, ancak altmış saat sonra yeniden yakalanmış. Bu süreçte de hapishane sınırlarından sekiz mil uzaklaşabilmiş. Centrall bu haberi duyduğunda söz konusu mesafeyi çok yetersiz bulmuş. Bunun üzerine altmış saatte 100 mil, yani 160 kilometre koşulması gereken bir maraton düzenlemeye karar vermiş.

Barkley Maratonu’nun 32 kilometrelik her bir etabının yalnızca 12 saatte tamamlanması gerekiyor. Katılımcıların saat, harita ya da GPS cihazı gibi ekipmanlar kullanması yasak. Üstelik, parkurun içine gizlenmiş bazı kitaplar bulunuyor. Her katılımcının bu kitapları bulması, önlük numaralarına uygun sayfaları yırtması ve kontrol noktasına teslim etmesi isteniyor. Bunca zorlu ve çılgın koşullar nedeniyle, bu maratonu bugüne kadar tamamlayabilen kişi sayısı yalnızca on beş. Hatta maratonun ne kadar zor olduğunu anlatan, “Where Dreams Go To Die” adlı bir belgesel bile çekilmiş.

7. Spartathlon

1983 yılından beri Yunanistan’da düzenlenen Spartathlon da dünyanın en çılgın ultra maratonları arasında gösteriliyor. Çünkü maratona katılan atletlerin Atina ve Sparta şehirleri arasındaki 246 kilometre uzunluğundaki mesafeyi koşmaları, üstelik bunu maksimum 36 saat içinde yapmaları gerekiyor. Spartathlon’un ortaya çıkışı ise M.Ö. 490’da Yunanlılarla Perslerin savaştığı Maraton Savaşı’na dair bir rivayete dayanıyor.

Dünyanın en zorlu ultra maratonları arasında gösterilen Spartathlon, 1983 yılından bu yana her sene Yunanistan’da düzenleniyor. Bu kapsamlı organizasyonun tarihçesi, M.Ö. 490’da Atinalılarla Persleri karşı karşıya getiren Maraton Savaşı’na dayanıyor....

Rivayete göre Marathon Ovası’nda gerçekleşen savaşın galibi Yunanlılar olmuş. Bozguna uğrayan Pers ordusu Atina’ya dönmeye kalkışınca, Yunan ordusunun en başarılı atleti olan Pheidippides, Perslerden önce Atina’ya giderek savaşı kazandıklarını haber vermekle görevlendirilmiş. Pheidippides bunun üzerine tabana kuvvet koşmaya başlamış ve Atina’ya vardığında “Zafer!” diye bağırdıktan sonra yere yığılarak hayatını kaybetmiş. Bu rivayetin doğru olup olmadığı hâlen belirsiz. Ancak 1982 yılında beş İngiliz ordusu subayı Sparta’dan Atina’ya gerçekten 36 saatten kısa bir sürede koşulup koşulamayacağını anlamak isteyince, ortaya Spartathlon çıkmış.

Her yıl yalnızca 300 atletin katılabildiği Spartathlon’un başvuru kriterleri oldukça kısıtlayıcı. Daha önce benzer bir maratonda derece elde etmemiş, amatör ve tecrübesiz sporcular bu organizasyona katılamıyor. Maratonun rekorunu ise, tüm parkuru 22 saatten az sürede tamamlamayı başaran Yunan atlet Yiannis Kouros elinde tutuyor.

8. Sables Maratonu

“Kumların Maratonu” olarak da adlandırılan Sables Maratonu, orijinal ismiyle Des Sables Marathon, dünyanın en ilginç ve zor maratonları arasında yer alıyor. 1986 yılından beri her yıl düzenlenen bu kapsamlı organizasyonun...

Her yılın nisan ayında Fas’ta düzenlenen Sables Maratonu, sıcakla arası pek iyi olmayan kişiler için katlanılmaz bir atmosfere sahip. Çünkü maraton doğrudan Sahra Çölü’nde, kavurucu sıcakların tam altında gerçekleşiyor. Altı gün boyunca süren zorlu mücadele sırasında hava sıcaklıkları 50 santigrat dereceyi bulabiliyor. Maratona katılan atletler hem sık sık su molası vermek hem de bu molaların ardından yeniden ritim yakalamaya çalışmak zorunda kalıyor. Elbette atletlerin tümü güneşe karşı koruyucu etki gösteren kıyafetlerle ve ekipmanlarla donanmak zorunda. Ancak bu tip önlemler bile dehidrasyon ve güneş yanığı gibi risklere karşı yüzde yüz koruma sağlamıyor. 1986 yılından beri düzenlenen Sables Maratonu, -dile kolay- tam 250 kilometre uzunluğundaki bir parkurdan oluşuyor.

9. Kuzey Kutbu Maratonu

Kuzey Kutbu Maratonu’nun, katılımcılarını karşı karşıya bıraktığı dondurucu soğukları şöyle tanımlamak mümkün: Listemizin üçüncü sırasında yer alan Antarktika Maratonu, Kuzey Kutbu Maratonu’nun yanında bahar havası gibi kalıyor. Çünkü Kuzey Kutbu’na yalnızca 49 kilometre uzaklıkta düzenlenen Kuzey Kutbu Maratonu sırasında hava sıcaklıkları -30 ile -35 derece arasında seyrediyor. Atletlerin yüzünü bıçak gibi kesen şiddetli rüzgarlar da varsa, sıcaklıklar -50 dereceye kadar düşebiliyor. Üstelik, Kuzey Kutbu Maratonu’na katılan atletlerin karşılaştığı tehlikeler çetin soğuklarla da sınırlı kalmıyor.

Her yılın nisan ayında, dünyanın en uç noktasına, yani Kuzey Kutbu’na yalnızca 49 kilometre uzaklıkta gerçekleştirilen Kuzey Kutbu Maratonu (FWD North Pole Marathon), gelmiş geçmiş en zorlu spor organizasyonlarından biri....

Maraton sırasında her an tetikte olunması gereken iki büyük risk daha var: Bunlardan ilki, okyanus yüzeyindeki buzun bir sebeple çatlaması ya da kırılması. Böyle bir durumun gerçekleşmesi ihtimaline karşılık, maraton katılımcılarına organizasyon öncesinde eğitim veriliyor. Diğer risk ise aç kutup ayıları. Organizasyon ekibindeki muhafızlar parkurları kutup ayılarına karşı korumak için sürekli devriye gezse de risk tamamen ortadan kaybolmuyor.

10. The Jungle Maratonu

CNN tarafından “Dünyanın En Zorlu Dayanıklılık Yarışı” olarak seçilen The Jungle Maratonu, her yıl Brezilya’da konumlanan Tapajos Ulusal Ormanı’nda düzenleniyor. Ultra maraton kategorisinde değerlendirilen bu organizasyon, katılımcılara Amazon ormanlarının büyüleyici...

Zorlu hava koşulları, yabani hayvanlar, dik yamaçlar, kaygan zeminler… Bir maratonu daha da zor hale getirebilecek tüm unsurlar, The Jungle Maratonu’nda mevcut. Brezilya’daki Tapajos Ulusal Ormanı’nda düzenlenen bir ultra maraton olan The Jungle Maratonu’nun katılımcıları, Amazon ormanlarındaki vahşi doğal yaşam koşullarıyla mücadele etmek zorunda kalıyor. Nem oranının %90’ın üstüne çıkması yetmezmiş gibi, bir de parkurlardan zehirli bitkiler, akarsu kumsalları, ıslak zeminler ve yabani hayvanlar eksik olmuyor. The Jungle Maratonu’nda standart maraton mesafesinde, yani 42 kilometre uzunluğunda bir güzergah mevcut. Ayrıca, 127 kilometrelik dört etaplık ve 254 kilometrelik altı etaplık iki farklı parkur daha bulunuyor.

Ege Ertan Yazar
16.12.2021
Benzer İçerikler

Tenis tüm dünyada ilgiyle izlenen ve en çok seyirci çeken bireysel sporlardan bir tanesi. Özellikle, “açık dönem” olarak tabir edilen...

Moda söz konusu olduğunda akla ilk olarak “süslü” ve tarz kıyafetler geliyor, modacıların düzenlediği şaşalı defileler geliyor olsa da spor...

Tenis sporunun ülkemizdeki popülerliği son yıllarda artış göstermiş olsa da bu spor dalı uzun yıllardır dünyanın pek çok ülkesinde oldukça...

Spor, sağlıklı ve zinde bir yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri. Ancak modern yaşamın yoğun ve sürprizlerle dolu temposu, bazen günlük hareket...

Spor insanın en eski uğraşlarından biri olsa da endüstri haline gelmesi çok uzak bir geçmişe dayanmıyor. Önceki dönemlerde, daha çok...