bifikirbifikir

En İyi Çağdaş Türk Romanları: Türk Edebiyatından Mutlaka Okumanız Gereken 20 Roman

En İyi Çağdaş Türk Romanları: Türk Edebiyatından Mutlaka Okumanız Gereken 20 Roman
Okunacak o kadar çok güzel kitap var ki, insan bazen bunca kitabı ömrünün neresine sığdıracağıyla ilgili endişeye düşüyor. Bir yandan dünya edebiyatında on binlerce başyapıt okunmayı beklerken, bir yandan da modern edebiyatımızda birbiri ardına dört başı mamur eserler verilmeye devam ediliyor. İşte, biz bugün, raflarda yakın geçmişte yerini almış olan ve çağdaş yazarlarımızın imzasını taşıyan müthiş eserlerden söz edeceğiz. Eğer yeni yazarlarla tanışmak veya belki henüz adını duymadığınız romanlara rastlamak istiyorsanız aşağıda yer alan liste tam size göre. Gelin, çağdaş Türk edebiyatından sizin için hazırladığımız seçkiye birlikte göz atalım.

1. Yeşil Peri Gecesi - Ayfer Tunç

Çağdaş edebiyatımızın en güçlü kalemlerinden biri olan Ayfer Tunç’un imzasını taşıyan Yeşil Peri Gecesi, aslında bir üçlemenin ikinci kitabı. Söz konusu üçleme, Kapak Kızı ile başlayıp Yeşil Peri Gecesi ile...

Yeşil Peri Gecesi, Ayfer Tunç’un Kapak Kızı’yla başlayan ve Osman’la sonlanan roman üçlemesinin ikinci kitabı. Kapak Kızı’nda tanıştığımız Şebnem karakteri, Yeşil Peri Gecesi’nin başrolünde karşımıza çıkıyor. Romanda, modern toplumun iki yüzlülüğüyle çocukluk yıllarından beri mücadele etmek zorunda kalan genç bir kadının yaşadığı trajedileri ve intikam öyküsünü okuyoruz. Osman’da ise Şebnem’in kocası olan Osman’ın hayatına tanıklık ediyor, bir yandan da Yeşil Peri Gecesi’nde anlatılan olaylara Osman’ın gözünden bakıyoruz.

Üçlemedeki romanları birbirinden tamamen bağımsız ya da sırayla okumak mümkün. Ancak özellikle Yeşil Peri Gecesi ve Osman; Ayfer Tunç’un anlatım ve kurgu bakımından ne kadar usta bir yazar olduğunu her sayfada bir kez daha ortaya koyuyor. Hem elinizden bırakamayacağınız hem de sizi çok sarsacak bir roman okumak istiyorsanız Yeşil Peri Gecesi’ni kaçırmamalısınız.

2. Suzan Defter - Ayfer Tunç

Suzan Defter, Ayfer Tunç imzalı Taş Kağıt Makas adlı öykü kitabında yer alan bir öyküden doğan ve yazarın bir roman halinde bu öyküden azat ettiği bir eser. Can Yayınları aracılığıyla...

Bana kalırsa Ayfer Tunç’un istisnasız tüm kitapları başlı başına birer edebiyat şöleni. Ancak Kapak Kızı üçlemesinin yanı sıra, Suzan Defter’den de söz etmeden geçmemek gerek. Suzan Defter, yazarın Taş Kağıt Makas isimli öykü kitabındaki bir hikayeden doğan ve yıllar sonra bir romana dönüşen bir eser. Bizi Ekmel Bey ve Derya adlı iki karakterin günlüklerini okumaya davet ediyor. Ekmel Bey kendi hayatını bir seyirci gibi izlemekten öteye gidememiş bir adam, Derya ise yaşamı boyunca yakıcı bir aşkın ortasında kalmış bir kadın… Bu iki karakterin hayatlarına tanıklık ederken, bir yandan da 12 Eylül’ün karanlığında boğulan yaşamları hatırlıyoruz.

Kitabı okumaya başladığınız ilk anda, bir baskı hatası olduğunu düşünebilirsiniz. Çünkü Ayfer Tunç bu eserde oldukça ilginç bir kurgu yöntemi tercih etmiş. Kitapta baş karakterlerden birinin günlüğü yalnızca sol, diğerininki de yalnızca sağ taraftaki sayfalarda yer alıyor. Dilerseniz önce yalnızca sağ ya da sol sayfaları bitirip diğerine geçebiliyor, böylece iki karakterin aynı zaman diliminde neler yaşadığını sırayla okuyabiliyorsunuz. Arzu ederseniz de günlükleri gün gün okuyabiliyor, bu sayede iki karakteri eş zamanlı şekilde takip edebiliyorsunuz.

3. Ve Ateş Bizi Tüketiyor - Murat Gülsoy

Murat Gülsoy’un Can Yayınları’ndan 2019 yılında çıkan romanı Ve Ateş Bizi Tüketiyor, Gülsoy’un ne kadar yetkin ve yaratıcı bir yazar olduğunu bir kez daha gözler önüne seren bir eser. Özellikle...

Ve Ateş Bizi Tüketiyor, Murat Gülsoy okurlarının aşina olduğu ustalıklı ve masalsı anlatımla kaleme alınmış bir roman. Zaman ve mekan sayfalar ilerledikçe dönüşüp değişiyor ve biz okurlar olarak bir yerden sonra gerçek ve hayal arasındaki ayrımı yapmakta zorlanmaya başlıyoruz. Roman, baş karakterimizin evinde çayını içmeye hazırlandığı sıradan bir akşamda, eşi ortadan kaybolan yan komşusunun ondan yardım istemesiyle başlıyor. Komşusuna yardımcı olabilmek için elinde kayıp eşin eskimiş kimliğiyle yollara düşen karakterimiz, gecenin karanlığında hiç tanımadığı bir adamı bulmak için sokakları arşınlıyor. Söz konusu arayış, bir noktadan sonra cevaplanmamış soruların peşine düşüyor. Eğer sorgulamalarla dolu yol hikayelerini seviyorsanız, Ve Ateş Bizi Tüketiyor tam size göre.

4. İstanbul İstanbul - Burhan Sönmez

Burhan Sönmez’in bir röportajında “Herkesin içindeki İstanbul’u göstermeye çalıştım.” cümlesiyle anlattığı romanı İstanbul İstanbul, son dönem edebiyatımızın en güçlü metinlerinden biri. İletişim Yayınları aracılığıyla ilk olarak 2015 yılında okurlarla buluşan...

Burhan Sönmez’in üçüncü romanı olan İstanbul İstanbul, bana kalırsa modern edebiyatımızda çok önemli ve ayrı bir yerde duran bir eser. Hayatları İstanbul’un yer altı hücrelerinden birinde kesişen dört tutuklunun; Demirtay, Doktor, Berber Kamo ve Küheylan Dayı’nın öyküsünü anlatıyor. Burhan Sönmez, bu romanında herkesin içindeki İstanbul’u anlatmak istediğini ifade etmiş. Keza aslında romanın esas karakteri; umuduyla umutsuzluğuyla, cennetiyle cehennemiyle, geçmişiyle ve bugünüyle İstanbul kenti. Karakterlerin birbirlerine umut olabilmek ve maruz kaldıkları işkencenin yaralarını sarabilmek amacıyla anlattıkları hikayeler, içinde bulundukları küçük ve izbe hücreyi de uçsuz bucaksız İstanbul’a dönüştürüyor. Eğer henüz yolunuz kesişmediyse, Burhan Sönmez’in kalemiyle mutlaka tanışmalısınız.

5. Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir - Sezgin Kaymaz

Sezgin Kaymaz’ın 1997 yılında yayınlanan ilk romanı Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir, aynı zamanda Sezgin Kaymaz’la tanışmak isteyen, ancak hangi eserinden başlayacağına emin olamayanlar için oldukça ideal bir başlangıç eseri. Yazarın...

Son derece eğlenceli, ancak bir o kadar da trajikomik bir anlatıya sahip olan Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir, Sezgin Kaymaz’ın ilk romanı. Bana kalırsa yazarla tanışmak için de çok doğru bir eser. Sezgin Kaymaz’ın sürükleyici ve mizahi üslubuyla ustalığını konuşturduğu roman, Musa isimli genç bir adamın Uzunharmanlar semtinde bir ev kiralamasıyla başlıyor. Ancak bu evde hiçbir şey normal değil. Gaipten sesler geldiği için perili olduğunu düşünebilirsiniz. Ama bu evde gaipten börek, turşu ve tamirci de gelebiliyor. Evde yaşanan tuhaflıklar yüzünden neye uğradığını şaşıran Musa, çok geçmeden tuhaflık açısından evden pek de geride kalmayan mahalleliyle de tanışıyor.

6. Bizim Büyük Çaresizliğimiz - Barış Bıçakçı

Çağdaş Türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden biri olan Barış Bıçakçı’nın imzasını taşıyan Bizim Büyük Çaresizliğimiz, 2004 yılında İletişim Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. 167 sayfadan oluşan eserin bir de Seyfi...

Bizim Büyük Çaresizliğimiz ismini yıllardır oldukça geniş bir okur kitlesine duyurmayı başarmış olan, dört dörtlük bir roman. Ancak yine de bu listede ismi geçmese liste eksik kalırdı diye düşünüyorum. Barış Bıçakçı’nın ajitasyondan ve laf kalabalığından tamamen uzak anlatımıyla sizi her sayfada sarsan bu romanı, bana kalırsa çaresizliği en etkileyici şekilde anlatan eserlerden biri. Bir tarafta içten içe büyümemeye çalışan ve aynı evi paylaşan iki orta yaşlı adam, bir tarafta ise ölüm acısıyla çok erken yaşta tanışmış genç bir kız… Dramatik yapısını karakterlerin hayata bakış açılarındaki bu temel farklılık üzerine kuran roman, iki yakın arkadaşın aynı kişiye aşık olmaları sonucunda başlayan sorgulamalarını ve böylece arkadaşlıklarında yepyeni bir sayfanın açılmasını anlatıyor.

7. Şahbaz’ın Harikulade Yılı: 1979 - Mine Söğüt

2007 yılında Yapı Kredi Yayınları etiketiyle raflarda yerini alan Şahbaz’ın Harikulade Yılı: 1979, yazar ve gazeteci Mine Söğüt’ün imzasını taşıyan bir roman. Mine Söğüt, bu romanda 12 Eylül 1980 darbesi...

Mine Söğüt okurlarının aşina olduğu karanlık atmosferi son sayfasına kadar sürdüren Şahbaz’ın Harikulade Yılı: 1979, okurları 1979 yılında, yani 12 Eylül darbesinden bir sene öncesine götürüyor. Şahbaz’ın “harikulade” yılını adım adım takip ederken, bir yandan da ülkemizi bu karanlığa götüren yolu ve bu yolda yaşanan kıyımları okuyoruz. Son derece sarsıcı bir anlatıma sahip olan eser, 1979’un nasıl kelimenin tam anlamıyla bir cinnet yılına dönüştüğünü anlatıyor. Şahbaz’ın Harikulade Yılı: 1979 kurmaca bir eser olsa da ikinci bölümünde yer alan almanak da okurların yüzünde adeta bir tokat etkisi yaratıyor.

8. Körburun - Hikmet Hükümenoğlu

Son dönem edebiyatımızın en güçlü kalemlerinden biri olan Hikmet Hükümenoğlu’nun imzasını taşıyan Körburun’u dört başı mamur bir roman olarak tanımlamak yanlış olmaz. Can Yayınları etiketiyle 2016 yılında raflardaki yerini alan...

Hikmet Hükümenoğlu’nun “büyük romanı” olarak nitelendirilen Körburun, neredeyse 600 sayfaya ulaşan uzunluğuyla epey hacimli bir kitap. Ancak eserin kalınlığı sizi ürkütmesin, çünkü romanı elden bırakmak pek de kolay olmuyor. Romana ismini veren Körburun, Hükümenoğlu’nun yarattığı kurgusal bir ada. Günde sadece iki vapur seferiyle ulaşım sağlanabilen ve pek de misafirperver olmayan bu adada üç farklı kuşağın aşklarına, acılarına, hayal kırıklıklarına, hayallerine, heveslerine ve tutkularına tanıklık ediyoruz. 1960 ile 1990 yılları arasında geçen eser, ülkemizin içinden geçtiği bu otuz yıllık zaman dilimine de toplumsal ve sosyal açılardan ayna tutuyor.

9. Atmaca - Hikmet Hükümenoğlu

Hikmet Hükümenoğlu’nun imzasını taşıyan Atmaca, 2020 yılında Can Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri ve Körburun gibi eserleriyle hâlihazırda kemik bir okur kitlesi kazanan Hükümenoğlu, bu...

Hikmet Hükümenoğlu’nun imzasını taşıyan ve bir solukta okuyacağınızı düşündüğüm bir diğer roman da Atmaca. Atmaca, 1995 yılında lise son sınıfa giden Ömer’in ilerleyen yıllarda içinde giderek büyüyüp onu yok etme noktasına gelecek öfkesiyle tanışmasını anlatarak başlıyor. Dört farklı bölüme ayrılmış olan eser, bizi ilerleyen sayfalarda Ömer’in yaşamında 2001, 2015 ve 2019 yıllarına götürüyor. Genç ve umut dolu bir lise öğrencisinin öfkeyle sarıp sarmalanan hayatı; aşkla, hayal kırıklıklarıyla, bekleyişlerle, çaresizlikle ve her şeye rağmen mücadeleyle dolu. Atmaca, 2010’lu yıllardan çarpıcı portreler sunmasıyla da modern edebiyatımızda farklı bir yerde duruyor.

10. Daha - Hakan Günday

Hakan Günday’ın imzasını taşıyan Daha, Günday okurlarının aşina olduğu karanlık atmosferi koruyan ve okuru baştan sona sarsan bir roman. Doğan Kitap etiketiyle 2013 yılında raflarda yerini alan eser 420 sayfadan...

Daha önce Hakan Günday’ın kitaplarını okuduysanız onun okurlarına sunduğu kapkaranlık ve baştan sona sarsıcı atmosfere aşinasınız demektir. Daha da bu atmosferi koruyan ve hatta bazı noktalarda arşa çıkaran bir eser. Keza bu sebeple, kitabı huzurla ve neşeyle okumak da imkansız. Çünkü Daha, korkunç insanlık dramlarına yol açan insan kaçakçılığı suçunu, henüz yalnızca dokuz yaşında bir çocuk olan Gazâ’nın gözünden anlatıyor. Henüz hayattaki ilk yıllarında, insan kaçakçılığı yapan babasına çıraklık yapmak zorunda kalan Gazâ; bir çocuğun şahit olmaması gereken her şeye tanıklık ederek büyüyor.

11. Siyah Koku - Gülayşe Koçak

Edebiyatımızda distopya örneklerine nadiren rastlıyoruz ama nadiren verilen bu örnekler de gerçekten çok başarılı bir şekilde işlenebiliyor. Bunun bir örneği de Gülayşe Koçak’ın imzasını taşıyan ve 2012 yılında Yapı Kredi...

Distopik eserleri okumayı seviyorsanız Siyah Koku hemen ilginizi çekecek demektir. Gülayşe Koçak’ın imzasını taşıyan bu eser, bizi yakın gelecekte Bizistan adlı bir ülkede geçen bir distopyaya davet ediyor. Fena halde Türkiye’ye benzeyen bu ülkede -ve aslında tüm dünyada- doğal kaynaklar çoktan kurumuş ve korkunç bir temiz su sıkıntısı baş göstermiş. Artık Bizistan’da yaşayan vatandaşların hiçbiri özgürce duş alamıyor, kana kana su içemiyor ya da taze meyve ve sebzelere ulaşamıyor. Kasaya gelir sağlamakta çok zorlanan devlet, bu sorunu çözmek için vatandaşları organ bağışlamaya mecbur bırakıyor. Tüm bu cinnet atmosferinin içinde, ülkenin birçok farklı noktasından dev püskürtücülerle havaya sürekli sakinleştirici ilaçlar salınıyor. İşte, Gülayşe Koçak, böyle plastik bir distopyanın içinde bizi hüzünlü bir aşk hikayesine tanıklık etmeye davet ediyor.

12. Barbarın Kahkahası - Sema Kaygusuz

Sema Kaygusuz’un 2015 yılında raflardaki yerini alan ve Yunus Nadi Roman Ödülü’ne de layık görülen romanı Barbarın Kahkahası, Metis Yayınları etiketini taşıyan bir eser. 152 sayfadan oluşan roman, yaz tatilini...

Hem bireyin hem de toplumun iki yüzlülüğüne ve bencilliğine çok çarpıcı eleştiriler getiren Barbarın Kahkahası, Sema Kaygusuz’a Yunus Nadi Roman Ödülü’nü de kazandırmış bir eser. Yaz tatilini bol bol dinlenmek için bir motelin içinde geçirmeye karar veren farklı karakterlere odaklanıyor. Başlarda tam da hayal ettikleri gibi bir tatil geçiren karakterlerimizin keyfi, son derece nahoş bir olayın yaşanması sonucunda tamamen kaçıyor. Üstelik bu olay, onların arasındaki gerginliklerin, bastırılmış kıskançlıkların ve tartışmaların da açığa çıkmasına vesile oluyor. Sarsıcı anlatımının yanı sıra, polisiye atmosferini de son sayfaya kadar koruyan Barbarın Kahkahası; bir solukta okuyabileceğiniz bir roman.

13. Haw - Kemal Varol

Kemal Varol’un ilk romanı Jar’dan sonra okurlarıyla buluşturduğu ikinci romanı Haw, İletişim Yayınları etiketiyle 2014 yılında raflardaki yerini aldı. 230 sayfadan oluşan eser, 1990’lar Türkiye’sinin karanlık ve karmaşık siyasi atmosferi...

Kemal Varol’un ikinci romanı Haw, 1990’lar Türkiye’sini tüm karanlığıyla ve kaotik atmosferiyle okurlarının gözlerinin önüne seren bir eser. Bizi Diyarbakır’a götüren roman; PKK, Hizbullahçılar ve JİTEM’in kol gezdiği bu dönemde yaşananları Mikasa isimli bir köpeğin gözünden anlatıyor. Annesiyle ayrı düştüğü için daha çok küçükken insanların acımasız dünyasıyla tanışmak zorunda kalan Mikasa, faili meçhullerin günden güne arttığı 1990’lı yıllara tüm çıplaklığıyla tanıklık ediyor.

14. Antabus - Seray Şahiner

Seray Şahiner, 2000’li yılların edebiyat dünyasında çok önemli izler bırakmış olan ve bırakmayı da sürdüren bir yazar. 2014 yılında Can Yayınları tarafından yayınlanarak okurlarla buluşan, birkaç yıl sonra da yazarın...

Antabus bir oturuşta okuyabileceğiniz, ancak muhtemelen etkisinden uzun süre çıkamayacağınız bir roman. Çünkü bu topraklarda kadınların ezelden beri maruz kaldığı ayrımcılığı, şiddeti, istismarı ve duyarsızlığı çok çıplak bir dille anlatıyor. Antabus’un baş karakteri olan Leyla, işçi sınıfına mensup olan ve konfeksiyon atölyesinde çalışan genç bir kız. Tüm hayatı boyunca baskıya ve dayatmalara maruz kalan Leyla, yalnızca sakin ve huzurlu bir hayat kurmayı hayal ediyor. Ancak bu hayali gerçeğe dönüştürmesi günden güne zorlaşınca, o da maruz kaldığı şiddetle ve istismarla onları tiye alarak mücadele etmeyi seçiyor. Leyla’nın başına gelenleri “komik" kılarak anlatması, her sayfada bizim yüzümüze bir tokat daha çarpıyor.

15. Ahraz - Deniz Gezgin

Deniz Gezgin’in bitki, hayvan ve su mitolojisi üzerine kaleme aldığı eserlerinin yayınlanmasının ardından beş yıl geçtikten sonra okurlarıyla buluşturduğu ilk romanı Ahraz, 2012 yılında raflardaki yerini aldı. Bir arkeolog ve...

Ahraz, daha önce bitki ve su mitolojisi konulu kitaplarıyla tanıdığımız Deniz Gezgin’in ilk romanı. Özellikle bir ilk roman olduğu düşünülürse birçok açıdan övgüyü hak ediyor. Gezgin’in zaman zaman sırtını büyülü gerçekçiliğe yaslayan mistik bir anlatıyla kurguladığı romanda, toplumun büyük bir iki yüzlülükle dışladığı farklı karakterlerle tanışıyoruz. Hayatı boyunca hem ailesinden hem de toplumdan zulüm görüp bir noktada pes etmiş olan Adile, Adile’nin bebekliğinde geçirdiği bir hastalık nedeniyle duyma yetisini kaybetmiş olan oğlu İsrafil, Adile’nin bitmeyen hüznü, İsrafil’in hep yeşeren umudu… Çoğunluğun dışında durmanın ya da onlardan farklı olmanın ağırlığını çok etkileyici bir şekilde anlatan Ahraz, Deniz Gezgin’in mitler hakkındaki yetkinliğinden de güç alarak kolay kolay unutamayacağınız bir okuma deneyimi sunuyor.

16. Dokunmadan - Nermin Yıldırım

2017 yılında Hep Kitap etiketiyle raflardaki yerini alan Dokunmadan, romanlarıyla oldukça geniş bir okur kitlesine ulaşmayı başaran Nermin Yıldırım’ın imzasını taşıyor. 320 sayfadan oluşan eser, okurları oldukça sürükleyici bir yolculuğa...

Hiç düşündünüz mü; ilk günahınızı ne zaman işlediniz? İlk kime yalan söylediniz, kimi yanılttınız ya da kimin kalbini kırdınız? Nermin Yıldırım’ın imzasını taşıyan Dokunmadan, bu soruyla başlayan bir eser. Romanın baş karakteri olan Adalet, otuzuncu yaşına basmasına çok az bir zaman kala ölümcül bir hastalığın pençesinde olduğunu ve çok vaktinin kalmadığını öğreniyor. Bu hastalığın hangi suçun cezası olduğunu düşünürken de bu çarpıcı soruyla karşı karşıya kalıyor: Ben ilk günahımı ne zaman işledim? Adalet’in bu sorunun cevabını bulmak için çıktığı yolculuk, baştan sona çok etkileyici bir değişim hikayesi.

17. Kum Tefrikaları - Ömür İklim Demir

2015 yılında Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ilk öykü kitabıyla nice okurun kalbinde taht kuran Ömür İklim Demir, 2020 yılında ilk romanını okurlarıyla buluşturdu. Kum Tefrikaları ismini taşıyan ve yine Yapı...

Anlatım ve kurgu bakımından ustalığı sayesinde sizi bir “ilk roman” olduğuna çok şaşırtabilecek olan bir diğer eser de Kum Tefrikaları. İlk öykü kitabı Muhtelif Evhamlar Kitabı’yla geniş bir okur kitlesi kazanan Ömür İklim Demir, bu eserde de onları hayal kırıklığına uğratmıyor. Öncelikle, Kum Tefrikaları’nın size sürpriz üstüne sürpriz yapacak bir eser olduğunu söylemem gerek. Roman Suruç’ta mum ışığıyla aydınlanan bir odada başlayınca ilk etapta siyasi bir roman okuyacağınızı düşünüyorsunuz. Kısa bir süre sonra, yazar romanın iklimini tamamen değiştirerek sizi bambaşka bir anlatının içine sürüklüyor.

Kum Tefrikaları, hayatta kaybedecek ya da bağlanacak neredeyse hiçbir şeyi kalmamış bir doktor olan Mithat’ın büyük halasının vefat etmesiyle başlıyor. Suruç’ta görev yapan Mithat, halasından ona miras kalan evi görmek için İstanbul’a gidince, bu evde halasının eşinden kalan bir günlükle karşılaşıyor. Bu günlüğün içinde kalmış olan asırlık miras, Mithat’ın da hayatının tamamen değişmesine vesile oluyor. Üzerine kesinlikle çok emek harcanmış, sürprizlerle dolu ve çok çarpıcı bir roman okumak istiyorsanız Kum Tefrikaları’na gönül rahatlığıyla bir şans verebilirsiniz.

18. Yalnız - Zeynep Kaçar

2017 yılında yayınlanan ilk romanı Kabuk’la tek kelimeyle harika bir iş çıkaran Zeynep Kaçar, 2021 yılında Yalnız isimli ikinci romanıyla okurlarıyla yeniden buluştu. Yalnız, tıpkı Kabuk gibi çok çarpıcı ve...

Zeynep Kaçar’ın ikinci romanı olan Yalnız, ne yazık ki gerçekçiliğinden bir an bile şüphe etmeyeceğiniz, kapkaranlık bir roman. Kötülüklerin onun hayatına uğramayacağını düşünen umut dolu bir genç kız olan Feray’ın yaşamının kontrolünü adım adım yitirmesini ve nihayetinde kimliğinden koparılarak bir kafesin içine mahkum edilmesini anlatıyor. 1989 ve 2019 yılları arasında gidip gelerek bizi Feray’ın hayatına tanıklık etmeye davet eden roman, bir kadının kaderinin bir ülkeninkiyle ne kadar kesişebileceğini de gözler önüne seriyor. Yeri gelmişken söyleyeyim: Zeynep Kaçar’ın ilk romanı olan Kabuk da en az Yalnız kadar çarpıcı bir eser.

19. Sağım Solum Önüm Arkam - Yeşim Erdem

Can Yayınları aracılığıyla 2020 yılında okurlarla buluşan Sağım Solum Önüm Arkam, Yeşim Erdem’in ilk romanı. Daha önce Filedelfiya Hikayeleri isimli öykü kitabıyla dikkatleri üzerine toplayan yazar, ilk romanında yine Manisa’nın...

Yine çok başarılı bir ilk romandan söz edeceğiz: Filedelfiya Hikayeleri adlı öykü kitabıyla tanıştığımız Yeşim Erdem’in imzasını taşıyan Sağım Solum Önüm Arkam… Manisa’nın geçmişte Filedelfiya Mahallesi olarak anılan Alaşehir ilçesinde geçen bu roman, yaklaşık kırk yıla yayılan çok katmanlı bir eser. Bu küçük kasabada yaşanan hayatlara; en çok da Selen ve Ceren ile Eylem ve Devrim isimli kız kardeşlerin yaşamlarına tanıklık ettiğimiz romanda 12 Eylül döneminin ağırlığını da iliklerimize kadar hissediyoruz. Yaşadıkları kasabadaki sağ ve sol saflaşmasına tanıklık ederek büyüyen kız kardeşler, bir noktadan sonra şiddetin dozunun giderek arttığı bu dönemin özneleri konumuna geçiyor.

20. Deli İbram Divanı - Ahmet Büke

Birbirinden başarılı ve etkileyici öykü kitaplarıyla geniş bir okur kitlesi kazanan Ahmet Büke, 2021 yılında bir sürpriz yaparak okurlarının karşısına dört dörtlük bir romanla çıktı. Can Yayınları tarafından yayınlanan Deli...

Modern edebiyatımızın en yetkin öykücülerinden biri olan Ahmet Büke, 2021 yılında okurlarıyla buluşturduğu Deli İbram Divanı adlı eseriyle romanda da ne kadar mahir olduğunu kanıtladı. Deniz edebiyatının çok çarpıcı bir örneğini oluşturan eser, yoksul bir balıkçı ailesinin adım adım yok oluşunu anlatıyor. Ahmet Büke’nin birçok eserinde olduğu gibi, Deli İbram Divanı’nın da arka planında Ege halkları, İzmir ve doğa var. Ada hikayelerini seviyorsanız Deli İbram Divanı’nı mutlaka okumalısınız.

Ege Ertan Yazar
18.08.2022
Yorumlar
20.08.2022 - 19:17
Her birisi dünya çapında iş yapacak kapasitede güzel işler. Yurtdışında pazarlanma şansı olsa 5-10 dilde bestseller olabilecek kapasitede kitaplar. Çok değerli bir seçki; elinize sağlık 🙏
20.08.2022 - 23:47

Çok teşekkürler :) Bildiğim kadarıyla Ayfer Tunç'un çoğu kitabı ondan fazla dile çevrildi. Burhan Sönmez'in eserleri de kırkı aşkın dile çevrilmiş durumda. Bebek adımlarıyla ilerliyor olsak da çağdaş edebiyatımızda da nasıl büyük ustalar olduğunu yavaş yavaş farklı coğrafyalara da duyuruyoruz yayınevlerinin ve ajansların da katkılarıyla :)

İlgili İçerikler

Kitap okumak kimileri için vazgeçilmez bir tutku, hatta hayatın bir parçası; kimileri içinse gündelik yaşamın yoğun temposu içinde güç bela...

Hepsiburada'nın kitap satışları tablosunda, sevilen yazarların kitapları üst sıralarda yer alırken, 2023 yılında türlere göre yapılan kırılımlarda en çok satan...

Adrenalinizi yükselten, bütün gece ayakta kalmanızı sağlayacak, sizi uzun süre etkileyecek ve muhtemelen bittikten sonra bile günlerce üzerinde düşünmenizi sağlayacak...

Sizce bir yazarı gerçekten büyük bir usta kılan nedir? Toplumun ve bireyin sorunlarına sırt çevirmemesi mi? Yaşamı boyunca ve verdiği...

Eğer kitap okumayı sevmiyorsanız ya da yıldızınızın klasik eserlerle bir türlü barışmadığını düşünüyorsanız henüz doğru kitapla doğru zamanda karşılaşmamışsınız demektir....

Her yerde ve koşulda keyifle okunabilecek bir roman türü söyle deseler, hiç düşünmeden psikolojik gerilim derim. Çünkü heyecanı ve adrenalini...

Türk hikayeciliği ve romancılığında deniz temasını merkeze oturtan ve böylece “deniz kokan yazar” olarak nitelendirilen Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın bu temayı...

İzlerken veya okurken çok beğendiğimiz bir sürü film, dizi ve kitap oluyor ama bazıları insanı daha da derinden etkiliyor sanırım....

Benzer İçerikler

Türk edebiyatının en önemli kalemlerinden ve Türkçeyi en doğru kullanan yazarlarından olan Yaşar Kemal, 70 yılı aşan yazarlık serüveninde, biz...

Kitap okumak kimileri için vazgeçilmez bir tutku, hatta hayatın bir parçası; kimileri içinse gündelik yaşamın yoğun temposu içinde güç bela...

Eğer kitap okumayı sevmiyorsanız ya da yıldızınızın klasik eserlerle bir türlü barışmadığını düşünüyorsanız henüz doğru kitapla doğru zamanda karşılaşmamışsınız demektir....

Her yerde ve koşulda keyifle okunabilecek bir roman türü söyle deseler, hiç düşünmeden psikolojik gerilim derim. Çünkü heyecanı ve adrenalini...

Sizce bir yazarı gerçekten büyük bir usta kılan nedir? Toplumun ve bireyin sorunlarına sırt çevirmemesi mi? Yaşamı boyunca ve verdiği...