Deniz Gezgin’in bitki, hayvan ve su mitolojisi üzerine kaleme aldığı eserlerinin yayınlanmasının ardından beş yıl geçtikten sonra okurlarıyla buluşturduğu ilk romanı Ahraz, 2012 yılında raflardaki yerini aldı. Bir arkeolog ve mitoloji uzmanı olan yazar, mitoloji konusundaki yetkinliğini -kurmaca bir metin olmasına rağmen- Ahraz’da da konuşturuyor. 2012 yılında Sel Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan, ardından 2019 yılında telif hakları Can Yayınları’na geçen eser, 200 sayfa uzunluğunda. Kobo aracılığıyla eserin Can Yayınları baskısının e-kitap versiyonu da satın alınabiliyor.
Ahraz, hele ki bir ilk roman olduğu göz önünde bulundurulursa, birçok açıdan son derece başarılı bir roman. Sırtını Ege’ye yaslamış olan, alışılmadık bir kasabada geçiyor. Romanın baş karakterlerinden olan Adile, yaşamı boyunca hem ailesi hem de toplum tarafından zulme uğramış, dışlanmış bir kadın. Bu topraklarda kadın olmanın lanetini üzerinde taşıyarak, içinde yaşadığı kasabada da lanetli yaftasını yiyor. Adile’nin oğlu İsrafil’de bebekliğinde geçirdiği bir hastalık yüzünden işitme yetisini kaybetmiş. Ancak annesi Adile’nin kendisini toplumdan soyutlamış halinin aksine, İsrafil kendisine tıpkı kendi gibi “lanetli” olan, yani toplumun büyük bir iki yüzlülükle dışladığı arkadaşlar buluyor. Adile’nin hüznünü ve İsrafil’in her şeye rağmen varlığını koruyan umudu eşliğinde okuduğumuz roman, çoğunluktan farklı olmanın dayanılmaz ağırlığını da gözler önüne seriyor. Deniz Gezgin’in mitleri de oldukça başarılı bir şekilde içine yedirdiği bu eser, baştan sona çok çarpıcı bir atmosfere sahip.