bifikirbifikir

Dünyanın En Pahalı Tabloları: Gelmiş Geçmiş En Pahalı 10 Tablo

Dünyanın En Pahalı Tabloları: Gelmiş Geçmiş En Pahalı 10 Tablo
Dünyaca ünlü sanat eserlerinin bazıları rekor fiyatlarla sigortalanarak müzelerde sergileniyor. Bazıları ise çeşitli müzayedelerde açık artırma yoluyla satışa sunuluyor. Bugüne dek 1 milyon doların üzerinde bir tutarla alıcı bulmuş olan sayısız farklı sanat eseri var. Ancak söz konusu dünyanın en ünlü tabloları olduğunda, satış fiyatları yüzlerce milyon dolara ulaşabiliyor. Çünkü sanat eserleri, uzun yıllardan beri kaliteli yatırımın başlıca adreslerinden biri olarak görülüyor.

Sanat eserleri, çok uzun zamandır hem sanatseverlerin ve koleksiyonerlerin hem de yatırımcıların merceği altında. Hele de söz konusu dünyanın en ünlü ressamlarının imzasını taşıyan tablolar olduğunda, müzayedelerdeki rekabet iyice kızışıyor. Açık artırma yoluyla yapılan satışlar sırasında eserlerin son fiyatları, alıcıların ne kadar gözü kara ve rekabetçi olduğuna bağlı olarak şekilleniyor. Peki, sizce bugüne dek satılmış en pahalı tablonun fiyatı ne kadar olabilir? Sizin için 2022 yılı itibarıyla dünyanın en pahalı on tablosunu derledik.

10. No.5 1948 - Jackson Pollock (140 milyon dolar)

Paul Jackson Pollock, II. Dünya Savaşı’nın ardından başlayan soyut dışavurumculuk hareketinin en önemli temsilcilerinden biriydi. Tablolarında kendine has bir teknik kullanır, boyaları doğrudan tuvale sürmek yerine fırçayla damlatır ya da fırlatırdı. Bu esnada boya fırçalarını kullanması da şart değildi üstelik. Malalarla, bıçaklarla ya da sopalarla çalıştığı da olurdu. Onun kullandığı bu radikal yöntem ve teknikler, 1940’lı yıllarda hem kamuoyunun hem eleştirmenlerin dikkatini çekmişti. Ne var ki, toplum Pollock’un yöntemlerini ve stilini hemen bağrına basmadı. Onun geleneksel resmin tüm kurallarını ve tekniklerini bir kenara bırakarak imza attığı çalışmalar, saçma ve anlamsız oldukları gerekçesiyle eleştiri oklarının hedefi oldu.

2022 itibarıyla dünyanın en pahalı onuncu sanat eseri olan No.5 1948; 4x8 boyutlarında bir sunta üstüne kahverengi, kırmızı, beyaz, sarı ve gri boyaların damlatılmasıyla oluşturulmuştu. 2006 yılında tam 140 milyon dolara alıcı bulan bu tabloda kullanılan teknik; aksiyon resminin, fluxus ve beden sanatının da temelini oluşturan faktörler arasında görülüyor. Hayattayken bunca eleştiriye maruz kalmış Pollock’un, dünyanın en pahalı on sanat eserinden ikisine imza atmış olması sizce de ironik değil mi?

9. Nu Couché - Amedeo Modigliani (170,4 milyon dolar)

Eseri nedeniyle eleştiri oklarının hedefi haline gelen bir diğer dünyaca ünlü ressam da Modigliani’ydi. Kariyeri boyunca nü kadın figürleri üzerine sıklıkla çalışan Modigliani, I. Dünya Savaşı yıllarında Uzanmış Nü adlı tablosuna imza attı. Bundan yaklaşık iki yıl sonra da menenjit nedeniyle hayatını kaybetti. Günümüzde, Uzanmış Nü, Modigliani’nin ustalık eseri olarak görülüyor. Ünlü ressam hayattayken nice eleştiriye maruz kalan ve 1917-1918 yılında sergilendiğinde Paris halkı tarafından bir skandal olarak adlandırılan bu eser; 2018’de düzenlenen bir müzayedede yalnızca dokuz dakika içinde alıcısını buldu. Liu Yiqian ve Wang Wei tarafından satın alınan Uzanmış Nü, 170,4 milyon dolarlık rekor fiyatıyla dünyanın en ünlü satışlarından birinin öznesi oldu.

8. Les Femmes d’Alger -Version O (Cezayirli Kadınlar) - Pablo Picasso (179,4 milyon dolar)

Uzanmış Nü tablosunun satışa çıktığı müzayedenin bir yıldızı daha vardı. Kübizm akımının en önemli ve üretken temsilcilerinden biri olan Picasso’nun Cezayirli Kadınlar adlı tablosu, ünlü ressamın 1954-1955 yılları arasında imza attığı on beş tabloluk serinin son parçasıydı. Picasso bu tabloyu yakın arkadaşı Henri Matisse’in vefatının ardından resmetmiş, 114x156 cm boyutlarında bir tuval üzerinde çalışmıştı. Christie’s adlı ünlü müzayede evinde düzenlenen satış, on bir dakika içinde sona erdi. Müzayedeye telefonla katılan ve kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir alıcı, Cezayirli Kadınlar için 179.4 milyon dolar ödedi. A’dan O’ya kadar sıralanan harflerle adlandırılan bu tablo serisinin O versiyonu olan Cezayirli Kadınlar, kübizm akımının gelmiş geçmiş en başarılı örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.

7. Portraits of Maerten Soolmans and Oopjen Coppit - Rembrandt (180 milyon dolar)

Rembrandt’ın 1634 yılında resmettiği Maerten Soolmans ve Oopjen Coppit Portreleri, esasen iki farklı tablodan oluşuyor. Ancak hem sanat eleştirmenleri hem de tarihçiler, bu iki tablonun hep yan yana olması gerektiğine dair uzun yıllardan beri fikir birliği içinde. Bu nedenle 2015 yılında Louvre ve Rijksmuseum müzelerinin ortak girişimiyle düzenlenen açık artırmada, her iki tablo da birlikte satışa sunuldu. Hollandalı ünlü ressam ve baskı ustası Rembrandt’ın ilk dönem eserleri arasında değerlendirilen bu tablolar, tam 180 milyon dolar karşılığında alıcısını buldu. Rothschild ailesinin galip geldiği bu açık artırmadan elde edilen gelir de Louvre ve Rijksmuseum müzeleri arasında paylaşıldı.

6. No.6 (Violet, Green and Red) - Mark Rothko (186 milyon dolar)

Mark Rothko da tıpkı Jackson Pollock gibi, soyut dışavurumculuk akımının temsilcilerinden olan bir sanatçı. Onun 1951 yılında resmettiği No.6 tablosu da benzer eleştirilerin hedefi oldu. Irkçılığa ve kapitalizme karşı verdiği mücadeleyle tanınan Rothko, bu eserinde kullandığı renklerle farklı duyguları ifade etmişti. Rengi en güçlü iletişim araçlarından biri olarak gördüğü için, tablosundaki renk bloklarıyla sanatseverlerin bilincinde onlarla bir iletişim kurmayı amaçlıyordu. 186 milyon dolar karşılığında Rus milyarder Dmitry Rybolovlev tarafından satın alınan No.6, aynı zamanda Amerika topraklarında resmedilmiş en pahalı eser olma unvanına da sahip.

5. Number 17/A - Jackson Pollock (200 milyon dolar)

Gördüğünüz gibi, eserleri “skandal” olarak adlandırılan Pollock’un hayranlarının sayısı da hiç de az değil. Listemize iki eseriyle birden katılan tek ressam olan Pollock, 1948 yılında resmettiği Number 17/A’da da No.5 1948 eseriyle benzer teknikleri kullandı. Bu tablo, Pollock’un damla stilini kullandığı son eserlerden biri olması nedeniyle de sanat tarihinde önemli bir yere sahip. Çünkü 1950’li yıllarda artık aldığı eleştirilerden bir nebze sıyrılan ve kariyerinin zirvesine çıkan ünlü ressam, bu dönemde damla stilini terk etti. Number 17/A, 2015 yılında 200 milyon dolar karşılığında David Geffen’e satıldı. Yine aynı yılda, David Geffen’in hem Number 17/A’yı hem de Willem de Kooning imzalı Interchange adlı tabloyu toplamda 500 milyon dolar karşılığında Kenneth Griffin’e sattığı biliniyor. Bu nedenle Number 17/A da hâlen Griffin’in kişisel sanat koleksiyonunda yer alıyor.

4. Nafea Faa Ipoipo - Paul Gauguin (210 milyon dolar)

Gelmiş geçmiş en ünlü post ekspresyonist sanatçılardan biri olan Gaugin’in çalışma hayatına borsacı olarak başladığını biliyor muydunuz? Gaugin’i resim yapmaya, iş hayatından mutsuz olması ve peş peşe hayal kırıklıkları yaşaması yönlendirmiş. Başlarda yalnızca zihnini dağıtmak ve boş zamanlarını değerlendirmek için giriştiği bu hobi, yıllar içinde onu dünyanın en ünlü ressamlarından biri haline getirmiş. Dünyanın en pahalı sanat eserlerinden biri olan Nafea Faa Ipoipo da Gaugin’in 1891 yılında çıktığı Tahiti yolculuğundan doğmuş. Gaugin, Tahiti’ye gitmeden önce burayı zihninde bir cennet olarak tanımlıyor, onun saf ve ilkel sanata ulaşmasının adresi olarak görüyormuş. Ne var ki, Tahiti’ye ulaştığında beklediklerini bulamayıp büyük bir hayal kırıklığına uğramış.

Her şerde bir hayır var diyebilir miyiz? Gaugin’in ona göre çok kötü geçen bu seyahati, Nafea Faa Ipoipo’yu resmetmesine vesile olmuş. İki Tahitili kadının resmedildiği bu tablonun ismi, kadınlardan birinin kulağında bir çiçek olmasından geliyor. Tahiti’de evlenmek isteyen kadınların kulağına çiçek takma adet, Gaugin’in de tablosunun isminin bu şekilde seçilmesini sağlamış. 2014 yılında 210 milyon dolar karşılığında satılan Nafea Faa Ipoipo, günümüzde ismi saklı tutulan Katarlı bir ailenin koleksiyonunda bulunuyor.

3. The Card Players - Paul Cézanne (250 milyon dolar)

Fransız post empresyonist sanatçı Cézanne’ın 1890 yılında resmettiği Kart Oyuncuları, ünlü ressamın sanatında bir dönüm noktası olarak görülüyor. Beş farklı versiyonda tabloyu içinde barındıran bu serideki eserler; boyutları ve detayları bakımından birbirlerinden ayrılıyor. Cézanne’ın kendine has fırça tekniğinin en büyüleyici örneklerinden biri olan bu seri, ışık ve gölge kullanımı açısından da benzersiz. Bu seride yer alan ve seriyle aynı ismi taşıyan bir tablo da dünyanın en pahalı sanat eserlerinden biri olarak adlandırılıyor. Daha öncesinde armatör George Embiricos’un koleksiyonunda yer alan Kart Oyuncuları, 250 milyon dolar karşılığında Katar Kraliyet Ailesi’ne satıldı. Ancak bu satışın çeşitli spekülasyonlara sahne olduğunu da belirtmek gerek. Kraliyet ailesinin tablo karşılığında ödedikleri ücreti kayıtlara taban fiyattan geçirmesi, satışın gerçek tutarı hakkında akıllarda soru işareti bırakıyor.

2. Interchange - Willem de Kooning (300 milyon dolar)

Dünyanın en pahalı ikinci eseri, yine soyut dışavurumculuk akımının bir örneği. Hollandalı ünlü ressam Willem de Kooning’in maddi sıkıntılarla boğuştuğu 1950’li yıllarda resmettiği Interchange, uzun yıllardan beri dünyanın en etkileyici soyut manzara tablolarından biri olarak görülüyor. 2015 yılında Chicago’da gerçekleşen bir müzayede sırasında 300 milyon dolar karşılığında alıcısını bulan bu eserin de resmedildiği dönemde sanat dünyasını ikiye böldüğünü söylememize gerek yoktur diye düşünüyorum. Kooning’in kanvas üzerine yağlı boya çalıştığı Interchange de Number 17/A ile birlikte Kenneth Griffin’in kişisel sanat koleksiyonunda yer alıyor.

1. Salvator Mundi - Leonardo da Vinci (450.3 milyon dolar)

Sıra geldi, 2022 yılı itibarıyla dünyanın gelmiş geçmiş en pahalı sanat eserinden söz etmeye! Dünyanın en ünlü ressamlarından biri olan Leonardo da Vinci’nin imzasını taşıyan Salvator Mundi, aynı zamanda “Erkek Mona Lisa” olarak da nitelendiriliyor. Aslında bu eserin hikayesi oldukça ilginç: Eser, kayıtlara ilk kez 1625 yılında; Kraliçe Henrietta Maria ile İngiltere kralı Kral I. Charles’ın evlenmesi sonucunda geçmiş. Henrietta Maria’nın evlendikten sonra tabloyu da yanına alarak İngiltere’ye taşınması, Salvator Mundi’nin de İngiliz Kraliyet Ailesi’nin mülkiyetine geçmesine neden olmuş. Daha sonra 1763 yılında el değiştirmiş ve yaklaşık 150 yıl boyunca sırra kadem basmış. 1900’lerin başında Sir Frederick Cook’un koleksiyonuna dahil olmuş. 1958’de ise resmi bir açık artırmada 45 pound karşılığında satılmış.

Takvimler 2005 yılına gelene dek, Salvator Mundi’den yine haber alınamamış. 2005’te Alexander Parish tarafından 10 bin dolar karşılığında satın alınmış. 2013’te 127.5 milyon dolara satılarak Rus milyarder Dmitry Rybolovlev’e geçmiş. Nihayetinde, 2017 yılında tam 450.3 milyon dolar karşılığında alıcısını bularak sanat tarihine adını altın harflerle yazdırmayı başarmış. Peki, bu yolculuğu ilginç kılan ne? Günümüzde Suudi Arabistan Prensi Muhammed bin Selman’a ait olan Salvator Mundi, el değiştirdiği bunca yıl içinde birçok tartışmanın ve yasal problemin de öznesi olmuş. Bazı eleştirmenler, tablonun Leonardo da Vinci’ye ait olmadığını iddia ediyor. 2013’te 127.5 milyon dolara yapılan satışın ardından New York Times’ta yayınlanan ve aslında eserin değerinin 50 milyon dolar olduğunu iddia eden haber de iki alıcı arasında yasal bir savaş başlatmış durumda. Üstelik, eserin tam olarak ne zaman ve nerede resmedildiğinden de asla emin olunamıyor. Kısacası, dünyanın en pahalı tablosu olan Salvator Mundi hakkında süren tartışmalar hâlen sonuçlanmış değil. Ancak 450.3 milyon dolarlık fiyatıyla, gelmiş geçmiş en pahalı sanat eseri olma unvanını koruyor.

Ege Ertan Yazar
18.04.2022
Benzer İçerikler

ABD’de doğan rap müzik, öyle bir ivme yakaladı ki günümüzde tüm dünyada sevilerek dinleniyor. Bu müziğin en güçlü temsil edildiği...

Ülkemizde uzun yıllardır televizyon dizileri büyük ilgi görüyor. Şimdi bir de televizyonun yanına dijital platformlar eklendi ve dizi sektörü hiç...

Sözlük karşılığı “önemli rollerde oynayan genç erkek oyuncu” olan jön kelimesini Yeşilçam döneminden söz ederken daha çok kullanıyoruz. Çünkü ilk...

Tüm dünyayı etkisi altına alan dijital dönüşüm süreci, sinema ve televizyon sektörünü de önemli bir dönüşüme uğrattı. Artık dizi izlemek...

İster çocuk olun ister yetişkin, içinizdeki çocuğu henüz öldürmediyseniz, çizgi film izlemenin dayanılmaz zevkine karşı koymanız mümkün değil. Çizgi sinema...