Matrix serisinin ikinci filmi The Matrix Reloaded, 2003 yılında vizyona girdi. İlk filmde olduğu gibi Lana ve Lily Wachowski Kardeşler’in yazıp yönettiği bilim kurgu ve aksiyon türündeki yapım, 2 saat 18 dakikalık bir süreye sahip. Toplam 8 ödülü bulunan yapımın IMDb’deki 7.2’lik puanı ilk filme göre daha düşük olsa da sektördeki pek çok filmden daha yüksek tabii ki. Serinin ikinci filminde de başrolleri Keanu Reeves, Laurence Fishburne, Carrie-Anne Moss paylaşıyor. Sadece Hugo Weaving, The Matrix’tekine göre daha ön planda. Başlangıç filmiyle karşılaştırılıp yer yer eleştirildiği noktalar bulunan Matrix Reloaded, ilk filmdeki “gerçek” kavramından çok “kader” kavramına odaklanıyor.
Neo, yaşamına dair soruların cevaplarını bulmaya başlamış ve Matrix’in ne olduğunu artık daha iyi biliyor. Trinity ve Morpheus’la birlikte Matrix için yeni görevler almaya devam ediyor. Fakat artık bir rakibi var: bu kişi Agent Smith (Hugo Weaving). Son görüşmelerinden bu yana daha da güçlenen ve bir tehdit unsuru hâline gelen Smith için önlemler almaya çalışan Neo, kentini kurtarmak, kaderini anlayabilmek adına Kâhin’le görüşüyor. Hatta bu kısımda, İncil’de de adı geçen, Zion kenti ile tanışıyoruz. Wachowski kardeşlerin, felsefik ve dinî pek çok atıfta bulunduğunu bilsek de ikinci filmle bunu daha net görebiliyoruz. İkinci filmde değişen noktalardan biri de görsel efektlerin artması. Bu da hâlâ taklit edilen sahnelerin, serinin üçüncü filmi olan The Matrix Revolutions’ta çoğalacağının habercisi oluyor.