Amerikan yapımı bir gerilim filmi olan Black Swan 2010 yılında vizyona girmiş ve filmin başrol oyuncusu Natalie Portman “En İyi Kadın Oscar Ödülü”, “BAFTA En İyi Kadın Oyuncu Ödülü” ve “Altın Küre Drama Dalında En İyi Kadın Sinema Oyuncusu Ödülü” gibi pek çok prestijli ödülü almayı başarmıştı. Vizyona girdiği sene adından çok söz ettiren ve IMDb’den 8.0 puan alan film için en iyi gerilim filmlerinden bir tanesi demek abartı olmaz. Darren Aronofsky tarafından yönetilen ve Andres Heins tarafından yazılmış olan filmin kadrosunda Natalie Portman, Mila Kunis, Vincent Cassel ve Winona Ryder gibi ünlü oyuncular bulunuyor.
Black Swan, gerilim filmlerinde sevilen bir klişe olan rüya sahnesiyle başlıyor. Bir balerin olan ana karakterimiz Nina, rüyasında kendini Beyaz Kuğu karakteri olarak görüyor. Rüya bir anda gergin bir hâl alıyor ve genç kadın endişeyle uyanıyor. Yataktan kalkıp günlük rutinine başlayan Nina’nın odasını gördüğümüz anda karakter analizi yapabiliyoruz. Yaşına göre oldukça çocuksu bir odaya sahip olan kadının ezilmiş karakteri hakkında oldukça tutarlı bir fikir ediniyoruz. Oldukça kontrolcü olan annesi Erica’yı da gördükten sonra Nina’nın bale provasına doğru yola çıkıyoruz.
Kuğu Gölü Balesi gösterisi yaklaşırken, yönetmen hem beyaz kuğu hem de siyah kuğu olacak doğru kişiyi arıyor. Nina’nın mükemmel bir beyaz kuğu olabilceğini ama bu masum karakterinin siyah kuğuya ters düştüğünü söylüyor. Fakat Nina’nın bugüne kadar maruz kaldığı tüm baskı ve yaptığı işe olan tutkusu, nevrotik karakterini ortaya çıkıyor. İşte bundan sonra, film bir anda kocaman bir halüsinasyon hâline dönüşüyor.