Defibrilatör, kardiyak aritminin acil tedavisinde kullanılabilen, kalbe elektrik şoku veren bir cihazdır. Bir defibrilatör, kalbe depolarizasyonunu değiştiren bir elektriksel dürtü uygulayarak çalışır. Cihazın bileşenleri arasında elektrotlar, bir akım üreteci ve zamanlama kontrolleri bulunur. İlk başarılı defibrilasyon, 1947 yılında Dr. William Kouwenhoven tarafından Willem Einthoven başkanlığında Mount Sinai Hastanesinde köpekler ve domuzlar üzerinde yürütülen deneysel araştırmanın bir parçası olarak gerçekleştirilmiştir. Büyük bir atılım, 1950'lerde hastane dışında kullanılan portatif defibrilatörlerin piyasaya sürülmesi olmuştur. Oslovakia'dan Gurvich Peleška, diğer modellere göre daha hafif ve taşınabilir olan ve ilk olarak Sovyetler Birliği'nde öncülük edilen Prema defibrilatörü geliştirmiştir.1950’lerden önce, ameliyat sırasında hastanın göğüs boşluğu açıkken sadece kalpte defibrilasyon başarıyla uygulanmıştır.
Ameliyathane dışında gerçekleştirilen defibrilasyonun büyük bir teknolojik başarısı, modern otomatik harici defibrilatörün (AED) kapılarını açmıştır. 1957'de Londra’daki University College Hospital'dan John Lewis tarafından kapalı göğüs defibrilatörü geliştirilmiştir. Portatif defibrilatör, 1960'ların ortalarında İrlanda, Belfast'ta Dr. James Francis Pantridge tarafından icat edilmiştir. Bu buluş, günümüzün modern otomatik harici defibrilatörünün öncüsüdür. Frank Pantridge, üzerine kurulu ilk taşınabilir defibrilatörü yaratmasıyla acil tıbbın babası olarak kabul edilmiştir. Dr. Pantridge ayrıca ambulans ortamında kullanılmak üzere ilk defibrilatörü tasarlamıştır.1969'da implante edilebilir defibrilatörler (ICD'ler olarak da anılır) üzerinde araştırma başlamış ancak ilk cihaz 1980'e kadar bir hastaya implante edilmemiştir. Bu cihazlar, düzenli aritmi nöbetleri olan ve yüksek kalp durması riski taşıyan hastalara yardımcı olmak için tasarlanmıştır ve genellikle yalnızca hali hazırda en az bir kalp durması geçirmiş kişilere implante edilir.