Bir efsane hâline gelmiş, tüm zamanların en iyi romantik komedilerinden bir tanesi olan “Annie Hall” farklı konusu ve derin hikayesi ile dikkat çekiyor. Filmin başında ilk karakterimiz olan Alvy Singer ile tanışıyoruz. Bir komedyen olan Alvy Singer bir süredir ilişki yaşadığı Annie Hall isimli sevgilisinden ayrılıyor ve bu ayrılık onu derinden sarsıyor. Bu ayrılığa neyin sebep olduğunu, her şey güzel giderken bir anda neyin yanlış gitmeye başladığını anlamaya çalışıyoruz. Bu anlama sürecinde bize flashbackler (geri dönüşler) yardımcı oluyor. Alvy Singer’ın çocukluğuna gidip varoluşunun en temeline iniyor ve karşı cinse olan merakını görüyoruz. Bu hemen hemen her gencin yaşadığı normal ve sağlıklı bir merak fakat Alvy Singer normal çocukların aksine oldukça suratsız bir doğaya sahip. Hatta annesinin Alvy’nin kişiliği üzerindeki etkilerini bile anlıyoruz.
İlişkileri her ne kadar iyi başlasa ve bir süre boyunca iyi gitse de bu ikilinin sonuna kadar birlikte olamayacağı her hâllerinden anlaşılıyor. Woody Allen’ın imzası hâline gelen ayrılıkların belki de ilk örneği Annie Hall. Muhtemelen bundan dolayı film insanın içine işliyor. Her ne kadar olaylı bir ayrılık bile olsa üzerinden zaman geçince tüm o kötü zamanlar unutuluyor ve geriye sadece mutlu anılar kalıyor. Alvy ve Annie arasındaki uzun diyaloglar bizi içerisine çekiyor. Neyin yanlış gittiğini anlamaya çalışırken buluyoruz kendimizi. Sanki bu ikilinin sorunlarının temelini bulmak ikili ilişkileri çözebilmek anlamına geliyor. Ayrıca film boyunca Woody Allen’dan görmeye alışık olduğumuz nevrotik aşık karakteri seyretmesi oldukça keyifli bir hâl alıyor.