bifikirbifikir

Retinol Nedir: Retinol Nasıl ve Ne Sıklıkla Kullanılır?

Retinol Nedir: Retinol Nasıl ve Ne Sıklıkla Kullanılır?
Retinolün de içine dahil olduğu retinoid grubu, cilt bakımında kullanılan en güçlü içerikler arasında. Özellikle son yıllarda cilt bakım trendlerinde de retinol, retinal ve retinil isimlerinin çok sık geçtiğini görebiliyoruz. Retinonidlerin bu kadar popüler olmasının temel sebebi; hem sivilce ve akne hem de yaşlanma ve leke karşıtı etkiye sahip olmaları. Doğru ve bilinçli şekilde kullanıldıkları takdirde cilt bakımında gerçekten de çok güçlü etkiler sağlıyorlar. Ancak retinoid türevlerinin bilinçsiz kullanımı da cilt sağlığını ciddi düzeyde riske atabiliyor. Peki, retinoid ne demek? Retinol nedir ve diğer retinoid türevlerinden farkı ne? Kimler retinol kullanmalı? Gelin, aklınıza takılan sorulara birlikte yanıt arayalım. 

Retinoid Ailesi ile Tanışın: Retinoik Asit, Retinal, Retinil ve Retinol Nedir? 

Retinol ile ilgili bu kadar kafa karışıklığı yaşanmasının başlıca sebeplerinden biri, retinoid ailesinin birden fazla üyeden oluşması. Öncelikle en temelden başlayalım: Retinoidler, A vitamininin türevlerini kapsayan genel bir grubu oluşturuyor. Biz retinoidleri cilt bakımında genellikle dört farklı formda görüyoruz. Bunlar; retinoik asit, retinol, retinal ve retinil olarak sıralanıyor. 

Retinoik asit, A vitamininin aktif ve en güçlü formu. Bu sebeple ilaçların formülasyonunda kullanılıyor. Burada çok önemli bir uyarıyı altını çizerek yapmak gerek: Retinoik asit içeren ürünler eczaneden reçetesiz şekilde de satın alınabildiği ve retinol içeren dermokozmetik ürünlere göre daha uygun fiyatlı olduğu için, kişiler doğrudan bu formu satın almaya yönelebiliyor. Ancak aktif form demek, aynı zamanda bu bileşenin en güçlü ve cildi tahriş etme riski yüksek versiyonu demek. Retinoik asit içeren hiçbir ürünün, dermatoloğunuz tarafından önerilmediği ya da reçete edilmediği sürece, asla bilinçsiz kullanılmaması gerekiyor. Bu tip ürünler genellikle akne gibi cilt rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılıyor. Dermokozmetik kategorisindeki bakım ürünlerinin formülasyonunda yer almıyor. 

Retinol, retinal ve retinil formları ise dermokozmetik ürünlerin içeriğinde karşımıza çıkabilen versiyonlar. Ürünlerin cildi tahriş etme riskini düşürmek için farklı bileşenlerle birlikte, doğru oranlarla formüle edildikten sonra piyasaya sürülüyorlar. Peki, bunlar içinden hangisini içeren ürünleri seçmek en doğrusu? Aslında bunun cevabı da hem kişiden kişiye hem de üründen ürüne değişiklik gösteriyor. Gelin, bunları da birer birer inceleyelim.

Bakım ürünlerinin formülünde genellikle retinil palmitate, retinil propionate ya da retinil acetate gibi isimlerle görebileceğiniz retinil formu, retinoidlerin en düşük etkili ve hafif versiyonu. Dolayısıyla düzenli kullanımda etki görme süreci de uzuyor. Ancak çok hassas ciltli olan ya da retinol ve retinal kullanımının başta ciltte oluşturabileceği olumsuz etkilerden kaçınmak isteyen kişiler, tercihini retinil formundan yana kullanabiliyor. Söz konusu olumsuz etkilerden yazının devamında söz edeceğiz. 

Retinol, retinala kıyasla çok daha fazla bilinen ve hayatımıza daha erken girmiş bir form. Bu sebeple çok daha fazla merak ediliyor. Retinal, nam-ı diğer retinaldehit, retinolden daha sonra geliştirildi. Hem retinole kıyasla tahriş riski daha düşük hem de ondan yaklaşık 11 kat daha etkili. Bu sebeple aslında her iki formu da tercih etmek mümkün. Ancak retinal içeren ürünlerin fiyatı genellikle retinol içeriklilere göre daha yüksek. Elbette ürün seçimi yaparken yalnızca içerdikleri forma değil, formülasyonun tamamından ambalajlanma yöntemine kadar birçok farklı unsura dikkat etmek gerekiyor. 

Kısaca özetlemek gerekirse: Retinoik asit, doktorunuz tarafından önerilmediği sürece kesinlikle uzak durmanız gereken bir form. Retinil formları, kullandığı üründen mümkün olduğunca hızlı ve güçlü etki görmek isteyen, çok hassas bir cilde sahip olmayan kişiler için ideal alternatif olmayabilir. Retinal ve retinol formları cilt bakımında kullanımı en çok tercih edilen iki form alternatifini oluşturuyor. Retinol daha eski bir form olduğu için, ürün alternatifi retinale kıyasla çok daha fazla. 

Cilt Bakımında Retinoidler Ne İşe Yarar? 

Gelelim, retinoid ailesinin neden bu kadar gözde ve popüler olduğundan söz etmeye: Retinal ve retinol ne işe yarar? Retinoidler cilt bakımında çok yönlü faydalar sağlamaları nedeniyle “altın içerik” olarak da nitelendiriliyorlar. Hatta ciltte hücre bazında çalışabilen ve FDA’den onay alabilmiş tek aktif içerik olma unvanına da sahipler. Cilt bakımındaki faydalarını da şu şekilde özetlemek mümkün:

  • Ciltte sebum üretimini düzenlemeye ve yağlanmayı kontrol altına almaya yardımcı oluyor. 
  • Gözenek görünümünü ve sivilce ile akne oluşumunu önlemeyi destekliyor.
  • Antienflamatuar etkisi sayesinde mevcut sivilce ve aknelerin iyileşme sürecine katkı sağlıyor. 
  • Ciltte kolajen üretimini destekleyerek daha sıkı ve canlı bir cilt görünümüne kavuşmanıza yardımcı oluyor. 
  • Erken yaşlanma belirtilerini önlemeye ve gidermeye yardımcı oluyor. Kırışıklık ve ince çizgi görünümünü azaltıyor. 
  • Ciltte hücre yenilenmesi sürecini destekleyerek cilt tonunun eşitlenmesine yardımcı oluyor. Leke görünümünün giderilmesini destekliyor. 

Kısacası retinoidler; ince çizgi ve kırışıklık, leke, akne, sivilce, sarkma ve donuk cilt görünümü gibi birçok problemde etkili. Ancak bunun için retinoid türevleri içeren ürünlerin doğru seçilmesi, doğru sıklıkta ve şekilde kullanılması gerekiyor. Vurgulamamız gereken bir diğer nokta da bu tip ürünlerin etkilerinin gözlemlenebilmesi için sabırlı olunması gerektiği. Retinal ve retinol içeren ürünleri en az 3-4 ay boyunca düzenli ve doğru şekilde kullandığınız takdirde gözle görünür etkiler gözlemlemeye başlayabiliyorsunuz. Mucizevi etkiler beklentisiyle ürünlerin gereğinden fazla ya da sık kullanılması, cilt sağlığı açısından önemli riskler oluşturuyor. 

Kimler Retinol Kullanmalı, Kimler Kullanmamalı? 

Başlıkta yalnızca retinolün ismini anmış olsak da aslında vereceğimiz cevap tüm retinoidler için geçerli. Eğer henüz 18-20’li yaşlardaysanız ve doktor gözetiminde tedavi görmediğiniz sürece retinol kullanmanız aslında gerekli değil. Çünkü bir cilt rahatsızlığı söz konusu değilse, cilt bu dönemde zaten hücre yenilenmesi ve kolajen üretimi gibi süreçleri sorunsuz şekilde gerçekleştirebiliyor. Retinoid içeren ürünlerin kullanımı genellikle leke, akne, sivilce, cilt tonu eşitsizliği ve yaşlanma belirtileri gibi sorunları azaltmak için tavsiye ediliyor. Dolayısıyla kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte, retinoid kullanımına 20’li yaşların sonlarında ya da 30’lu yaşlarda başlanabiliyor. 

Retinoid kullanımı hamile ve emziren kadınlar için oldukça riskli. Bu dönemlerde retinoid içeren ürünlerin doktora danışılmadan kesinlikle kullanılmaması, planlı gebeliklerde de ürün kullanımının belirli bir süre önce durdurulması gerekiyor. Ayrıca; egzama, roza, sedef ya da kistik akne gibi cilt rahatsızlıklarında da mutlaka doktor tavsiyesiyle hareket etmek gerek. Çünkü bu tip rahatsızlıklarda dermokozmetik ürünlere değil, ilaç tedavisine ihtiyaç duyabiliyor. 

Retinol Kullanımının Yan Etkileri Var mı?

Retinol ve retinal gibi retinoidler ciltte hücre döngüsünü hızlandıran içerikler. Aslında cilt bakımındaki olumlu etkilerini de temelde buna borçluyuz. Ancak yine buna bağlı olarak, cilt altındaki komedonların cilt yüzeyine daha hızlı çıkması ve sivilceye dönüşmesine de etki edebiliyor. Dolayısıyla retinol kullanımının ilk dönemlerinde, kullanıcılar ciltlerinin sivilce kustuğunu düşünebiliyor. Fakat aslında bu durum zaten nihayetinde çıkacak olan sivilcelerin daha hızlı şekilde cilt yüzeyine ulaşması anlamına geliyor. Söz konusu risk herkeste görülecek diye bir kaide yok. Ancak özellikle yağlı ciltlerde görülme ihtimali daha yüksek olabilir. 

Retinol kullanımının bir diğer dezavantajı, doğru şekilde ve sıklıkta kullanılmadıkları takdirde ciltte soyulma, batma ve kızarıklık gibi irritasyonlara sebep olabilmeleri. Yine ilk etapta cildi hafif düzeyde de olsa kurutma riskleri de var. Bu riski en aza indirmek için de retinol ya da retinal içeren ürünlerin formülüne genellikle hyalüronik asit, niasinamid ve çeşitli bitkisel içerikler gibi nemlendirici etkili bileşenler de dahil ediliyor. Kısacası, bir ürünün yalnızca doğru oranda retinol veya retinal içermesi yeterli değil. Aynı zamanda tüm formülünün de hitap ettiği cilt tipine uygun şekilde geliştirilmiş olması gerekiyor. 

Retinol ve Retinal İçeren Ürünler Nasıl Seçilmeli?

Kısa bir piyasa araştırması yaptığınızda göreceksiniz ki, retinoid içeren ürünlerin çoğu yüksek fiyatlı. Çünkü retinoidler stabilizasyonunun sağlanması oldukça zor içerikler. Tıpkı C vitamini serumları gibi, bu tip ürünler de doğru şekilde ambalajlanmadığı ve formüle edilmediği takdirde hızla oksitlenebiliyor ya da ciltte doğru katmana ve hücrelere ulaşamadığı için etkisini gösteremiyor. Zaten hâlihazırda retinoid yüksek fiyatlı bir aktif içerikken, işin içine bir de Ar-Ge çalışmaları ve ambalajlama yöntemleri girince maliyet daha da yükseliyor. Dolayısıyla çok uygun fiyatlı bir retinoid ürününe şüpheyle yaklaşmakta fayda olabilir. Retinoid çok güçlü bir aktif içerik olduğu için, yalnızca uygun fiyatlı diye güvenilir olmayan bir ürünü tercih etmemenizi tavsiye ederiz. Eğer ürün seçiminde kararsızlık yaşıyorsanız da mutlaka bir dermatoloğa danışmak en doğrusu. 

Retinal ve retinol içeren ürünler genellikle serum ya da krem formunda karşımıza çıkıyor. Ürün seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da içerdikleri retinoid oranı. Dermokozmetik ürünlerinde en fazla %1 oranında retinoid kullanılabiliyor. Ancak retinoid kullanımına ilk kez başlayacak bir kişinin doğrudan gidip en yüksek orana sahip ürünü alması da çok riskli. Çünkü bu tip aktif içeriklere cildin yavaş yavaş alıştırılması, bu esnada da herhangi bir reaksiyon verip vermediğinin gözlemlenmesi gerekiyor. 

Retinol Nasıl Kullanılmalı, Nelere Dikkat Edilmeli?

Eğer ilk kez retinol ya da retinal kullanacaksanız, %0,01 ya da %0,03 gibi oranlara sahip ürünleri seçmenizi öneririz. Cildi kademeli olarak alıştırma konusu, ürünlerin kullanım sıklığı için de geçerli. Örneğin, ilk etapta düşük dozda retinoid içeren bir ürünü haftanın yalnızca bir ya da iki günü kullanmaya başlayabilir, bu süreci 2-4 hafta aralığında devam ettirdikten sonra cildinizde bir reaksiyon gözlemlemiyorsanız kullanım sıklığını haftada üçe çıkarabilirsiniz. Tüm bu süreçte cildinizin ürünü tolere edip edemediğini gözlemlemeniz büyük önem taşıyor. 

Dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta da ürünlerin kullanım miktarı olmalı. Retinoid içeren ürünler, nemlendirici krem ya da yüz temizleme jelleri gibi yüze boca edilebilen ürünler değil. Retinal ve retinol içerikli kremlerin tüm yüze mercimek tanesi kadar sürülüp dağıtılması gerekiyor. Serumlar için de bu sınır 2-3 damla kadar olmalı. Seçtiğiniz ürünün kullanım talimatlarında zaten ideal kullanım miktarı da yazar ama özellikle yeni başlayanların bu konuda çok dikkatli olması şart. 

Retinoid içeren ürünlerin genellikle yalnızca gece bakım rutininde kullanılması tavsiye ediliyor. İster serum ister krem formunda olsun, bu tip ürünlerin ıslak ya da nemli cilde uygulanmaması da oldukça önemli. Çünkü nem aktif içeriğin daha hızlı iletilmesine sebep oluyor. Retinoid içerikli ürünleri temiz ve kuru cildinize uygulamalı, eğer nemlendirici tonik gibi bir ürün kullandıysanız cildinize nüfuz edene kadar bekledikten sonra retionid aşamasına geçmelisiniz. 

Retinoid içeren ürünler peptitler, seramidler, niasinamid ya da hyalüronik asit gibi bariyer onarıcı etkiye sahip bileşenlerle formüle edilen ürünlerle aynı rutinde kullanılabilir. Ancak C vitamini serumları, salisilik ya da glikolik asit gibi soyucu asit türevleriyle aynı rutinde kullanılmaları oldukça riskli. Çünkü bu tip aktif içeriklere bir arada maruz kalan cildin tahriş olma riski de haliyle artıyor. Eğer cilt bakım rutininizde bu tip ürünler de varsa onları sabah, retinoid ürününü ise gece kullanmanız mümkün. Ancak hassas bir cildiniz varsa yalnızca bir tür ürünü tercih etmeniz daha isabetli olabilir. 

Hassas ciltlerin retinoid kullanımına başlarken sandviç tekniğini kullanmaları da bir seçenek. Bu teknik, cilde önce bir kat nemlendirici, ardından retinoid ürünü, son olarak yeniden nemlendirici uygulanmasını ifade ediyor. Sandviç tekniğiyle uygulama yapmak elbette retinoidin etkisini azaltıyor, ancak cildin reaksiyon gösterme riskini de düşürüyor. İlk dönemde cildinizi retinoide alıştırmak amacıyla bu yöntemi uygulamanız da mümkün. 

Eğer bir ürünün formülünde hem soyucu asit hem de retinol görüyorsanız kafanız karışabilir. Normal şartlarda bu tip iki aktif içeriğin aynı rutinde kullanılmaması gerekse de, hâlihazırda içinde iki aktif içerik de bulunan ürünler, kullanımı risk taşımayacak şekilde formüle ediliyor. Dolayısıyla sizin iki farklı ürünü aynı rutinde kullanmanız riskli ama iki içeriği bir araya getiren güvenilir formülasyonlardan kaçınmanıza gerek yok. 

Retinol Yazın Kullanılır mı?

Retinoid, cildin güneşe karşı tolerasyonunu düşüren bir içerik. Zaten gece kullanılmasının en önemli nedenlerinden biri de bu. Bu sebeple mevsim fark etmeksizin, retinoid içeren ürünler kullanılırken güneş koruyucu kullanmayı da ihmal etmemek çok önemli. Retinol ve retinal gibi formlar hızlı okside olabildiği için güneşin zararlı ışınlarına korumasız şekilde maruz kalan ciltte leke oluşumuna sebebiyet verebiliyor. Ayrıca bu durumda cildin güneş kaynaklı hasarlar alması riski de artıyor. Velhasıl, eğer güneş kremi kullanmıyor ya da kullanımını sık sık ihmal ediyorsanız, aslında retinol ya da retinal kullanmanız da oldukça riskli. 

Retinol ve retinal içeren ürünler, güvenilir ve kaliteli olmaları koşuluyla, yaz aylarında da kullanılabilir. Ancak yaz aylarında güneş kreminizi 2-3 saatte bir yenilemeniz, yeterli miktarda sürmeniz, geniş spektrumlu ürünler arasından seçmeniz ve tüm bunlara rağmen güneş altında uzun süre kalmamaya dikkat etmeniz gerekiyor. 

Retinol Göz Çevresine Uygulanır mı? 

Bildiğiniz gibi, göz çevremizde son derece narin ve hassas bir cilt dokusu var. Yüz genelinde kullanım için üretilmiş retinol veya retinal serum ile kremlerin, göz çevresine uygulanması genellikle sakıncalı olabiliyor. Ancak bunun için de doğrudan göz çevresinde kullanıma uygun retinol ve retinal içerikli ürünler mevcut. Eğer göz çevrenize de uygulama yapmak istiyorsanız, bu bölgeye özel olarak üretilmiş ürünleri kullanmanızı tavsiye ederiz. Çünkü bu tip ürünlerin içerdiği retinoid oranı genellikle daha düşük oluyor. 

Retinoidler hakkında aklınıza takılabilecek soruları mümkün olduğunca yanıtlamaya çalıştık. Retinol ve retinal içerikli serum ve krem önerilerine ise başka bir yazıda değineceğiz. Siz de önerileriniz olursa yorumlarda paylaşmayı lütfen unutmayın!

Ege Ertan Yazar
22.09.2023
İlgili İçerikler

Kağıt yüz maskeleri, cilt bakımınızı daha keyifli, eğlenceli ve güçlü etkili hale getirmek için gönül rahatlığıyla yardım alabilceğiniz bakım ürünleri...

Hem sosyal medyanın hayatımızda vazgeçilmez bir yere sahip olmasından hem de cilt bakım trendlerinin günden güne yaygınlaşmasından ötürü hayatımıza sık...

Günümüzde istenmeyen tüylerle bir süreliğine de olsa vedalaşmak için tercih edebileceğimiz belli başlı seçeneklerimiz mevcut. Özellikle son on ila on...

Cildimizi erken yaşlanma belirtilerinden cilt kanserine kadar uzanan birçok riskten korumak istiyorsak, onu yaz kış güneşin zararlı ışınlarına karşı koruma...

Yaz geldi ve biz yavaş yavaş kış boyunca dolabın bir köşesinde unuttuğumuz güneş kremlerimizi hatırlamaya başladık. Birçoğumuzun eli güneş kremine...

Farklı cilt tiplerine uygun güneş kremi önerileri paylaştığımız serimize, bu kez karma ciltleri mercek altına alarak devam ediyoruz. Karma ciltler...

Güneşin zararlı UV ışınlarına karşı cildimizi koruma altına almanın, ona yapabileceğimiz en büyük iyiliklerden biri olduğunu artık biliyoruz. Ancak güneş...

Kuru bir cilde sahipseniz cildinizin zaman zaman gerilmesinden, ten makyajınızın da pul pul dökülmesinden ya da pürüzsüz görünmemesinden şikayetçi olabilirsiniz....

Hiç beklemediğimiz anlarda yüzümüzde beliriveren ve bazen yangılı/ağrılı şekilde de seyredebilen sivilceler gerçekten can sıkıcı olabiliyor. Bu tip durumlarda hızlı...

Her cildin nem desteğine ihtiyacı olsa da kuru ciltlerde nemsizlikten kaynaklı sorunlarla daha sık karşılaşıyor ve nem ihtiyacının diğer cilt...

Cildinizin dönem dönem kuruduğunu ve nem desteğine ihtiyaç duyduğunu hissediyorsanız, daha nemli ve pürüzsüz görünen bir cilde kavuşmak için vücut...

Göz çevresinde ve göz altlarında gözlemlenen en yaygın problemler arasında koyu halkaları, morlukları, şişlikleri, ince çizgileri ve kırışıklıkları sayabiliriz. Bu...

İstenmeyen tüyler, oldukça uzun bir süredir bizi uğraştıran bir problem. Neyse ki güzellik ve kozmetik sektöründe yaşanan birtakım gelişmeler, istenmeyen...

Her cildin kendini yenilemek, beslenmek ve gücünü korumak için neme ihtiyacı vardır. Ancak söz konusu kuru ciltler olduğunda, bu ihtiyacın...

Her cilt bir diğerinden farklı olduğu için bakım rutinleri de kişiden kişiye göre değişse de aslında her birimiz uyguladığımız rutinle...

Cildinizde yağlanmadan kaynaklanan parlamalar oluşmasından, gözenek görünümünden ve siyah noktalardan şikayetçi misiniz?Cildinizin zaman zaman makyajı kustuğunu ya da kullandığınız...

Kim demiş, “Makyaj yapmak kolay ve basit bir iştir!” diye? Makyaj tarzını çoktan belirlemiş ve profesyonelleşmiş kadınlar bile kimi zaman...

Kağıt maskeler, cilt bakım rutinlerinde sıklıkla kullanılan ve farklı cilt ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilen ürünler. Bu nedenle piyasada envai çeşit ürün...

Kirlilik, eksik ya da yanlış uygulanan cilt bakımı, hormonal değişiklikler, mevsim geçişleri, stres, uykusuzluk, yetersiz beslenme… Tüm bu unsurlar cildimize...

Her daim pürüzsüz, sıkı, canlı ve sağlıklı görünen bir cilde kim sahip olmak istemez ki? Ancak cildimizin ihtiyaçlarını en iyi...

Güneş lekeleri, akne ve sivilce izleri, çiller… Genel olarak hiperpigmentasyon olarak adlandırılan ve birçok kişinin muzdarip olduğu cilt lekeleri, bazen...

Siyah noktalar ve komedonlar, en yaygın görülen cilt bakımı problemleri arasında. Bu probleme özellikle karma ve yağlı cilt tiplerinde rastlanıyor...

Benzer İçerikler

Göz çevresinde ve göz altlarında gözlemlenen en yaygın problemler arasında koyu halkaları, morlukları, şişlikleri, ince çizgileri ve kırışıklıkları sayabiliriz. Bu...

Ciltte leke oluşumu ve ton eşitsizliği sorunlarının genetik yatkınlık, hormon değişiklikleri, ilaç kullanımı ve hatalı kozmetik uygulamaları gibi birçok sebebi...

Her daim pürüzsüz, sıkı, canlı ve sağlıklı görünen bir cilde kim sahip olmak istemez ki? Ancak cildimizin ihtiyaçlarını en iyi...

Hiç beklemediğimiz anlarda yüzümüzde beliriveren ve bazen yangılı/ağrılı şekilde de seyredebilen sivilceler gerçekten can sıkıcı olabiliyor. Bu tip durumlarda hızlı...

Yaz geldi ve biz yavaş yavaş kış boyunca dolabın bir köşesinde unuttuğumuz güneş kremlerimizi hatırlamaya başladık. Birçoğumuzun eli güneş kremine...