18 Ekim 1956 tarihinde, o günkü Çekoslovakya’nın başkenti Prag’da dünyaya gelen Martina Navratilova, pek çok otoriteye göre kadınlar tenisinin en büyük yıldızı kabul ediliyor. Onu istatistiki olarak, belirli kulvarlarda aşan isimler olsa da Navratilova, tenise verdiği katkılar ile bu unvanı fazlasıyla hak ediyor.
1970’li ve 1980’li yıllara damgasını vuran tenisçilerden olan Martina Navratilova, kazandığı başarılar ile kadınlar tenisinin efsaneleri arasında yer alıyor. Çek asıllı ABD’li yıldızın kariyerinde teklerde 18, çiftlerde 31 ve karışık çiftlerde 10 grand slam şampiyonluğu bulunuyor. Çift kadınlarda kazandığı 31 grand slam rekoru hala kırılamayan Navratilova, tüm zamanların en çok maç kazanma yüzdelerinden birine de sahip. 167 kez tekler ve 177 kez de çiftlerde kupa kazanan usta raket, tüm istatistikleri ile göz dolduruyor. Navratilova aynı zamanda, 9 yıl dünya bir numarasında aralıksız kalarak da inanılmaz bir seviyede olduğunu tüm dünyaya kanıtladı.
Martina Navratilova’nın yarışmacı olduğu dönemde yenmediği bir ezeli rakibi hiç olmadı. Bazı otoriteler onu Steffi Graf’ın arkasında görse de büyük bir kesim halen Navratilova’nın daha büyük bir raket olduğunu savunuyor. Son dönemde Serena Williams’ın başarıları bu iki ismin önüne geçse de Navratilova, bu sporun en büyük isimleri arasında olmayı sonuna kadar sürdürecek. Tenisin “Uluslararası Onur Listesi”nde kendisine yer bulan yıldız isim, ilk olarak 1994 yılında spora veda etti. Daha sonra kortlara geri dönen Navratilova, 2000’li yılların başında ise tamamen tenisten çekildi.
Yıllar önce eşcinsel olduğunu açıklayan yıldız isim, tenis kariyeri sonrası LGBTİ hakları için mücadele ediyor.