Gelmiş geçmiş en usta yazarlardan biri olan Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin ilk romanı olan İnsancıklar, yazarın henüz yalnızca yirmi beş yaşında yayımladığı bir eser. Ancak Rus modernizminin öncülerinden biri olan Dostoyevski, yalnızca bu romanla bile edebiyat dünyasında büyük bir heyecan yaratmayı ve hatta kimilerine “İşte, yeni Gogol geliyor!” dedirtmeyi başarmış.
Eğer Dostoyevski okumayı istiyor, ancak nereden başlayacağınıza emin olamıyorsanız; İnsancıklar çok doğru bir seçim olabilir. Çünkü böylelikle hem yazarın külliyatına en baştan başlayabilir hem de Karamazov Kardeşler ile Suç ve Ceza gibi sayfa sayısı bakımından daha korkutucu kitaplardan önce daha çabuk okunan bir eser seçmiş olabilirsiniz. Ülkemizde Can Yayınları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ve İletişim Yayınları gibi birçok farklı yayınevi tarafından basılan eserin sayfa sayısı 180-210 arasında değişiklik gösteriyor.
Yayımlandığı dönem “çok başarılı bir toplumsal roman” olarak nitelendirilen İnsancıklar, St. Petersburg’da katip olarak çalışan orta yaşlı Makar Devuşkin ile genç bir kadın olan Varvara Dobroselova arasındaki mektuplaşmalardan oluşuyor. Her ikisi de yoksullukla mücadele eden ve bu sebeple toplum tarafından dışlanan iki karakter, dönemin Rusya’sına çok çarpıcı eleştiriler getiriyor. İki karakter arasında başlayan aşk ve zaman içinde bu aşkın önüne dikilen engeller, romanı daha çarpıcı hale getiriyor. Dostoyevski’nin görece acemilik döneminde verdiği bu eser, yazarın çok genç yaşlarında bile acemilikten ne kadar uzak olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.