Edward Jenner, çiçek hastalığına karşı korunma yöntemini bilimsel bir şekilde test eden ilk kişidir. Çalışmasını 1796'da yapmış ve bu yöntemi icat etmemiş olmasına rağmen, yöntemin işe yaradığını kanıtlayan bilimsel yaklaşımı nedeniyle genellikle aşıların babası olarak kabul edilmiştir. Jenner'ın test ettiği yöntem, inek çiçeği bulaşmış bir kişinin kabarcıklarından materyal almayı ve bunu başka bir kişinin derisine aşılamayı içermektedir. Buna koldan kola aşılama denir. Bununla birlikte, 1940'ların sonunda, bilimsel bilgi yeterince gelişince, büyük ölçekli aşı üretimi mümkün olmuş ve hastalık kontrol çabaları ciddi bir şekilde başlayabilmiştir. Tutin olarak önerilen aşılar, 20. yüzyılın başlarında geliştirilmiştir. Bunlar, boğmaca (1914), difteri (1926) ve tetanoza (1938) karşı koruma sağlayan aşıları içermektedir.
Bu üç aşı 1948'de birleştirilmiş ve DTP aşısı olarak adlandırılmıştır. Çocuk felci aşısı 1955'te ruhsatlandırıldığında dünya için büyük bir olay olmuş ve mucidi Jonas Salk bir gecede kahraman haline gelmiştir. 1963'te kızamık aşısı geliştirilmiş ve 1960'ların sonlarında kabakulak (1967) ve kızamıkçığa (1969) karşı koruyucu aşılar geliştirilmiştir. Haemophilus influenzae tip b aşısı 1985'te ruhsat almış ve 1989'da tavsiye edilen takvime alınmıştır. 1994'te takvim yeniden yayınlandığında hepatit B aşısı da buna eklenmiştir. Tarihsel gelişimini baş döndürücü bir hızla devam ettiren aşı teknolojisi dünyanın başına dert olabilecek birçok hastalığın önlenmesine yardımcı olmuştur. Günümüzde dünya grip aşılarının büyük salgınlar gibi pandemik tehlikeleri önlemede çok önemli olduğunu Covid-19 ile ögrenmiştir. Bu süreçte, MRNA aşıları aşı teknolojisinin ulaştığı son nokta olarak insanlığın hizmetinde kullanılmaya başlamıştır.