Fransız-Alman ortak yapımı bir romantik komedi filmi olan Amelie orijinal olarak Le Fabuleux Destin d'Amélie Poulain olarak biliniyor. Olan biten her şeyi Amelie adındaki bir genç kadının gözlerinden gördüğümüz film Montmartre'de geçen çağdaş Paris yaşamının tuhaf bir tasviri olarak tanımlanabilir. Filmde Amelie karakterine Audrey Tautou can veriyor. Elbette tek bir cümleyle filimi açıklamak mümkün değil ama kabaca konusunu anlatacak olursam şöyle diyebilirim; Film, oldukça utangaç ve kendi hâlinde bir garson olan Amelie’nin kendi izolasyonuyla mücadele ederken etrafındakilerin hayatlarını daha iyi hâle getirmeye karar vermesinin hikayesini anlatıyor.
Amelie Poulain, takıntılı, zor ve duygusuz ebeveynleri ile aynı evi paylaştığı oldukça yıpratıcı bir çocukluk geçiriyor. Kalbinde bir kusur olduğu düşünüldüğünden dolayı evde eğitim görüyor ve bu da Amelie’nin oldukça yalnız bir çocuk olmasına neden oluyor. Bu yalnızlık sürecinde küçük kız hayal gücüyle baş başa kalıyor. Amelie daha 6 yaşındayken annesi intihar ediyor ve bu durum kızın aile hayatını çok daha zor bir hâle getiriyor. 18 yaşına kadar bir kabusun içerisinde sıkışıp kalan Amelie, 18 yaşından sonra kendi evine çıkıyor ve bir kafede garson olarak çalışmaya başlıyor. Tabii bu başarısız aile figürü onun romantik ilişkilerini de çok yıkıcı bir şekilde etkiliyor ve yalnızca yüzeysel zevklerle ilgileniyor. Bir gün evinde gizlenmiş bir metal kutu bulmasıyla Amelie’nin hayatı baştan sona değişiyor. Bir çocuğun hatıralarının bulunduğu kutu Amelie’yi çok etkiliyor ve çocuğun izini sürmeye karar veriyor. Amacı bu kutuyu çocuğa vermek ve onu mutlu etmektir. Böylece Amelie’nin başkalarını mutlu etme serüveni başlıyor. Bir anda kedi fare kovalamacasına dönen film, Amelie’nin kendi mutluluğunu (yani aşkı) bulmasıyla son buluyor.