Titanik büyük küçük, genç yaşlı birçok insanın mutlaka hayatında bir kez olsun izlediği filmler arasında. Tamamen gerçek bir felaketi ve sonuçlarını anlatan bu filmden etkilenmemek mümkün değil. Daha önce izlemediyseniz film başlamadan önce yanınıza mendil almanızı tavsiye ediyorum çünkü Titanik ben filmlere ağlamam diyen birçok insanı bile ağlatmayı başarmış baş yapıtlardan bir tanesi.
İnsanlık tarihindeki en büyük felaketlerden bir tanesi olan Titanik kazasını anlatan film Jack isimli bir ressam ve Rose adlı bir genç kadının çevresinde şekilleniyor. Batmasının imkansız olduğu söylenen Titanik isimli gemide yolculuk yapan bu ikili sonu iyi bitmesi mümkün görülmeyen bir aşka tutuluyorlar. Rose sosyete meraklısı annesi yüzünden zengin bir züppeyle evlendirilmeye çalışıyor. Fakat bu evliliği o kadar istemiyor ki gemiden atlayarak intihar etmeyi düşünüyor. Tam da bu sırada yardımına Jack koşuyor ve fikrini değiştiriyor. İkilinin aşkı çok hızlı bir şekilde alevlenerek destansı bir hâl alıyor. Tüm bu sahneler boyunca seyirci Titanik gemisinden öyle bir uzaklaştırılıyor ki sonrasında olanlar tıpkı bir şok etkisi yaratıyor.
Rose ve Jack öncesinde 1. sınıf yolcularla birlikte yemek yiyor daha sonra makine dairesinde dans edip sarhoş olarak aşk dolu bir gece yaşıyorlar. Tam bu sıralarda Titanik’te bazı sorunların yaşandığı anlaşılıyor. Peki ama batması mümkün olmadığı söylenen bu devasa gemi gerçekten batıyor olabilir mi?