Video oyunu alanında bir devrim olarak nitelendirilen Half – Life, 1998 yılında oyun tutkunları ile buluştu. Dünyanın en iyi FPS (birinci şahıs nişancı) oyunları arasında gösterilen Half – Life, zaman içerisinde başlı başına bir markaya ve “fenomene” dönüştü. Half – Life, dönemine göre üstün bir teknoloji ile macera ve aksiyonu bir araya getirmeyi başardı. Sierra Studios tarafından yayımlanan oyunun geliştiricisi ise Valve şirketi. Valve, günümüzde pek çok önemli video oyununun geliştiricisi olarak tanınıyor. Half – Life, bu ünlü şirkete ait ilk oyun olarak tarihteki yerini aldı.
Half – Life, atası kabul edilen “Quake” oyunuyla aynı grafik motorunu kullanıyor. Fakat Half – Life’ın kullandığı grafik motoru modifiye edilmiş ve geliştirilmiş bir versiyon olarak öne çıkıyor. Bu geliştirmeler, Half – Life’ı eski moda oyunlardan ayırıp, modern FPS oyunlarının duayeni yapıyor. Böylece oyun, kendisinden sonra gelen pek çok oyuna ilham kaynağı olmayı başarıyor. 50’den fazla ödüle sahip olan Half – Life, dünyanın en iyi video oyunlarından biri olarak kabul ediliyor.
İlk oyunun başarısı dünya çapına yayılınca, Half – Life bir seri oyuna dönüştü. Hatta, Half - Life serisinin bir türevi olarak yayımlanan Counter – Strike’ın ortaya çıkmasında öncü oldu. Bilindiği üzere Counter – Strike serisi dünyanın en popüler ve “fenomen” oyunlarından birisi. Half – Life, single player (tek oyunculu) moduyla, büyük bir hikaye yaratırken, multiplayer (çok oyunculu) modu ile aksiyon ve macerayı doruğa çıkaran bir oyun olarak biliniyor. Hal böyle olunca, multiplayer olarak dünya çapına yayılan ilk oyunlardan biri olarak da ön plana çıkıyor.
Oyunun hikayesine baktığımızda ise; Black Mesa Araştırma Tesisi’nde ters giden ve patlamaya neden olan bir durumun sonuçları uzaylıların dünyaya gelişine yol açıyor. Dr. Gordon Freeman, bu patlama sonucu hayatta kalmayı başaran ve dünyayı kurtarmaya çalışan bir savaşçı olarak karşımıza çıkıyor. Tek hedef, dünyayı eski haline döndürmek ve insanlığı yeniden inşa etmek.
