Dünyanın en enteresan spor aktivitelerinden biri olan free running, parkour adı verilen spor dalının mucitleri David Belle ve Sebastian Foucan'ın yazdığı kitabın İngilizce’ye çevirirken free run kelimesini kullanması ile ortaya çıkmıştır.
Bu spor dalı aslında çok uzun zamandan beri olan akrobatik hareketler ve yürüyüşün birleşmesinden oluşmuştur. 1997 yılında bu ikili (Belle ve Foucan) Yamakasi grubunu kurarlar. 2001 yılında Parkour’la ilgili bir film vizyona girmiştir. Bundan sonra free running sporu dünya çapında bir ilgi görmeye başlamıştır. Birbirine çok benzeyen ve çoğu zaman birlikte düşünülen bu spor dallarında küçük farklılıklar vardır. Parkour daha çok hız ve verimlilik, koşma, zıplama ve sürekli ileri harekete dayanır. Free running ise ters dönüşler, bükülmeler, düşüşler ve aklınıza gelmeyecek pek çok hareketlerle yapılmaktadır ve yapılacak alanlar düşünüldüğü zaman, çok daha özgür platformlarda yapılabilmektedir. Free running, parkour sporundan daha fazla jimnastik tarzı hareketler ve teknikler içerecek şekilde ilerlemiştir. İronik olarak, ismine rağmen free running için mutlaka geniş bir alana ihtiyacı yoktur. Ancak parkour daha geniş alanlarda yapılmak zorundadır. Bunun nedeni free running, engel parkurunun tamamlanmasından ziyade bir kişinin tekniğine ve özgür davranışlarına bağlıdır.
Stil ve teatral, serbest çalışmanın önemli bir parçasıdır. Amaç olabildiğince hızlı hareket etmek değil, yaratıcı olmak, doğaçlama yapmak ve kendini ifade etmektir. Bu spor dalı yapıldığı alanlar baz alındığında, sınırsız özgürlükleri barındırması ile şehir içinde veya dışında, her yerde yapmaya uygundur.