bifikirbifikir

Olimpiyat Skandalları: En Çarpıcı 10 Olimpiyat Skandalı

Olimpiyat Skandalları: En Çarpıcı 10 Olimpiyat Skandalı
1800’lerin sonlarında modern haliyle yeniden oynanmaya başlayan Olimpiyatlar dünya çapında en büyük ve en prestijli spor müsabakası haline geldi. Halihazırda 200’den fazla ülkeden dünyanın en iyi 10.000’den fazla sporcusu 300’ün üzerinde etkinlikte yarışmak üzere bir araya geliyor. Bu kadar geniş kapsamlı, bu kadar farklı kültürü barındıran ve katılımcıların bu denli kaybetme riskinin olduğu bir faaliyette tartışmalar yaşanması neredeyse kesindir.

Her Olimpiyat’ta, ufak münakaşalardan doğrudan ve açıktan şiddete ve gizli uzun vadeli planlara kadar bir tür çekişme veya dalavere görüldü. Gerçekten tarafsız davranabilecek bir unsur da olmadığında (bağlantısız bir ülke kalkıp da öylece hakemlik yapmaya gönüllü olmaz), anlaşmazlıklar uzun zaman devam edebilir, hatta tamamen çözümsüz kalabilir.

Netice itibariyle Olimpiyat Oyunları ve skandal ayrılmaz bir ikilidir. İşte tüm zamanların en iyi/en kötü Olimpiyat skandallarından onu.

10. Gelmiş Geçmiş En Kötü Hakem

2012 Londra Olimpiyatları’nda bir hakem belki de tarihin en kötü, yolsuzluğun en bariz biçimde görüldüğü performansını sergiledi. Japon Satoshi Shimizu ile Azerbaycanlı Magomed Abdulhamidov arasında gerçekleşen horoz sıklet müsabakada kazananın kim olduğu ortadaydı ve bu da kolay karar verilmesi anlamı geliyordu. Ancak tam tersi oldu, galibiyet, yerlere serilen kişiye verildi.

Satoshi, Magomed’i altı kez yere düşürdü ki bu şaşırtıcı derece yüksek bir sayı. Ancak hakem boksörün hiçbir düşüşünde 10’dan geriye saymadı. Hatta bir düşüşünde Magomed’in başlığını düzeltip oyuna devam etmesine yardımcı bile oldu. Dövüşün sonunda Satoshi’nin kazandığı açıktı fakat maç Magomed’e verildi. Hem izleyenlerin hem de spikerlerin öfkeyle bağrıştıkları o anlar izlemeye değerdi. Neyse ki Japonya’nın karara itirazının ardından maç asıl kazanana verildi.

9. İkiz Hilebazlar

Madeline ve Margaret de Jesus’un 1984 Los Angeles Olimpiyatları’ndaki hileleri uydurulmuş bir hikâye gibi geliyor. Bir çocuk filmi senaryosu gibi geliyor zira bu iki kadın Komik Tuzak filmini anımsatan bir performans sergilediler.

Madeline de Jesus uzun atlamada Porto Riko için yarışırken hamstring bölgesinde sakatlanma yaşıyor. Ancak altı gün sonra 4x400 metre bayrak yarışına da katılması gerekiyor ve bunu kaçırmak istemiyor. Bunun üzerine ikizi ve aynı zamanda bir kısa mesafe koşucu olan kız kardeşini gizlice kendi yerine bayrak yarışına sokmak için bir plan yapıyor. Plan işliyor ve Madeline’in yerine Margaret koşuyor, hem de finale gitmeye hak kazanıyor. Tüm Olimpiyat komitesini aldatmayı başarsalar da bir gazetecinin dikkati sayesinde tüm planları açığa çıkıyor. Madeline’nin koçu, hiç kimsenin itibarını zedelememek için tüm ekibi yarıştan çekerek doğru olanı yapıyor.

8. Fransız Hakem

Marie-Reine Le Gougne, 2002 Salt Lake City Olimpiyatları’nda çiftler artistik patinaj müsabakasında görevli bir Fransız hakemdi. Kanada ve Rusya ekiplerinin pistte altın madalya için mücadele edişini izledi. Gösteri sonunda, hem ekran başındaki izleyiciler ve çekişmeyi yerinde canlı izleyen kalabalık için Kanadalıların Rusları geride bıraktığı ortadaydı. Daha sonra hakemler oy kullandı ve altın madalya Ruslara verildi.

Daha sonra, Rusya ve Fransa’nın hakemlerin oylarını takas ederek hile yapmaya anlaştıkları ortaya çıktı; Rusların şaşırtıcı bir şekilde madalyayı almasının nedeni buydu. Le Gougne, bu dalaverede üstlendiği rol dolayısıyla üzgündü ve nihayetinde yetkililere ve basına suçunu itiraf etti. Dürüstlük anlayışı ya da herhangi bir pişmanlık duygusu olan tek kişi gibi görünmesine rağmen, itirafı dolayısıyla hâkir görülerek Fransız Hakem olarak anılmış ve diğer hakemlerden çok daha fazla aşağılanmıştır.

7. Salt Lake City Rüşvetleri

2002 Salt Lake City Olimpiyatlarından söz açılmışken rüşvet skandalından bahsetmemek olmaz; 2002 Olimpiyatları ev sahipliği belki de başka bir şehrin hakkıydı. Şehir yetkilileri Olimpiyatlara ev sahipliği için dört başvuru yaptı ancak hepsi de hüsranla sonuçlandı. Beşinci denemeyi sağlama almak isteyen yetkililer de Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyelerine para, hediyeler ve hatta muhtemelen hayat kadınları yoluyla rüşvet vermeye karar verdiler.

Skandal, birkaç komite üyesinin ve rüşvet planını başlatan SLC içindeki birçok kişinin işine mal oldu. Ayrıca Olimpiyat görevlilerine rüşvet verilmesinin yeni bir durum olmadığı da ortaya çıktı. Önceki iki Olimpiyata yönelik soruşturmalar, rüşvetin o dönemde de kullanıldığını gösterdi.

6. Kerrigan ve Harding

Tonya Harding/Nancy Kerrigan olayı, Margot Robbie’nin başrolde oynadığı “Ben, Tonya” filminin çekilmesine yol açacak kadar kötü bir üne sahiptir. Harding ve Kerrigan 1993 yılında Amerika’daki en iyi kadın artistik patinajcılardan ikisiydi ve 1994 Lillehammer Olimpiyatları’nda Amerikan takımında yer alabilmek için yapılan elemelerde karşı karşıya geleceklerdi. Daha sonra bir adamın kurşun bir boruyla Kerrigan’a saldırdığı trajik bir olay yaşandı ve böylelikle Harding Olimpiyat ekibinde yerini almış oldu.

Tabii ki tüm olay büyük bir pembe diziye dönüştü. Saldırganı bu iş için tutan kişi Harding’in eski kocasıydı; Harding’in saldırının planlanmasına yardımcı olup olmadığı belirsiz ancak yetkililerden çok önce olayla ilgili bilgisi olduğu kesin. Netice itibariyle her iki patenci de Lillehammer’de yarıştı: Kerrigan gümüş madalya kazanırken Harding küçük bir sinir harbi yaşadı.

5. Greg Louganis’nin Sırrı

Greg Louganis tarihteki en iyi dalgıç olabilir. Etkileyici rekoruna 1988 Seul Olimpiyatları’nda yenilerini eklemek istiyordu. Louganis bir ön tur sırasında kafasının arkasını tramplene vurması sonucu bir beyin sarsıntısı yaşadı ve havuz içindeyken kanaması oldu. Daha sonra başında açılan yerlere dikiş atıldı ve o zamana kadar yaptığı gibi iyi bir performans sergiledi.

Bununla birlikte, Louganis yedi yıl sonra, 1988 oyunları başlamadan tam altı ay önce kendisine HIV teşhisi konduğunu açıkladı. HIV sıvı yoluyla bulaşabildiğinden ve Louganis havuzdayken başı kanadığından, başka bir yüzücüye hastalığı bulaştırmış olabileceğinden korkuyordu. Hem bu durum hem de o sırada eşcinsellik konusundaki yoğun bağnazlık, Louganis’in teşhisini ve bariz riski gizlemesine neden olmuştu. Neyse ki hiç kimse hastalık kapmadı ve Louganis’in itirafının ardından sağlık uzmanları, böyle bir durumda enfeksiyon olasılığının esasen sıfır olduğunu açıkça belirttiler.

4. Üçkağıtçı Boris

Boris Onishchenko, 1976 Montreal Olimpiyatları’ndaki kurnaz, planlı hilesi dolayısıyla ‘Üçkağıtçı Boris’, ‘Yalancı Boris’ ve ‘Olimpiyat tarihindeki en büyük üçkağıtçı’ olarak anılan eski bir pentatloncu.

Pentatlonun eskrim bölümünde bir noktada, Onishchenko’nun epesinin ışığı yandı ki bu, bir vuruş anlamına geliyordu. Ancak Onishchenko’nun epesi hâlâ havadaydı, rakibine dokunmuyordu. Bu tek seferlik bir kaza olarak düşünüldü ve puan verilmedi ancak aynı şeyin ikinci kez yaşanması şüphe uyandırdı. Onishchenko’nun epesi incelendi ve gerçek bir dokunuş olsun ya da olmasın, bir dokunuş olmuş gibi göstermek için basabileceği otomatik bir düğme içerdiği bulundu. Çevrilen dümen kurnazca ve zekiceydi fakat aptalca uygulanmıştı.

3. 1936 Hakkında Her Şey

1936 Berlin Olimpiyatları muhtemelen şimdiye kadar düzenlenen en ünlü Olimpiyat Oyunları’dır. Etkinlik, Hitler’in iktidarı vahşice ele geçirişinden üç yıl sonra ve Avrupalı Yahudi nüfusa karşı tesis ettiği korku krallığı sırasında Nazi Almanyası’nın başkentinde yapıldı. Bu durum, birçok Yahudi sporcunun oyunları protesto etmesine yol açtı.

Hitler, oyunları Aryan üstünlüğünü kanıtlamanın bir yolu olarak görmekteydi. Birçok kişi, Amerikalı yetkililerin bile, kalan Yahudi sporcuları belirli etkinliklerden çıkararak diktatörü yatıştırmak suretiyle Hitler’in çabalarına katıldığına inanmaktadır. Böylelikle Amerikalı siyahi atlet Jesse Owens’ın altın madalyalarından birini kazandığı 4×100 bayrak yarışı takımına katılması da kaderin cilvesiydi: Aryan üstünlüğü biraz daha su götürür bir kavram haline getirdi.

2. Rus Dopingi

Rusya, Olimpiyat Oyunları’nda doping suçları açısından uzun bir geçmişe sahiptir. 2000’lerin başından bu yana, defalarca pozitif test görüldü ve iddia üzerine iddia ortaya atıldı. Ancak devlet destekli doping programında yer alan birileri bomba itiraflarda bulunana kadar çevrilen dolaplar gün yüzüne çıkmamıştı.

2010 ve 2014 yılları arasında, Rusya Dopingle Mücadele Ajansı çalışanı Vitaly Stepanov ve Olimpiyat koşucusu olan eşi Yuliya Stepanova geniş çaplı Rus doping programını ortaya çıkarmaya çalıştı. Vitaly, Dünya Dopingle Mücadele Ajansı’na yüzlerce mektup gönderdi ve Yuliya da sporcularla sistem hakkındaki konuşmaları gizlice kaydetti. Ardından 2016’da Moskova Anti-Doping Laboratuvarı eski başkanı Grigory Rodchenkov tüm olayları doğruladı. Bunun üzerine Rus sporculardan kırk üç madalya geri alındı ve Rusya, Tokyo 2020(/2021) oyunlarından menedildi.

1. Doğu Alman Dopingi

Doğu Almanya, yalnızca İkinci Dünya Savaşı’nın bitişi ile Berlin Duvarı’nın yıkılması arasında, yaklaşık 50 yıllık bir süre içinde varlığını sürdürdü. Bir ulus olarak kısa süreli varlığına, nispeten küçük boyutuna ve bir dizi ekonomik, sosyal ve politik zorluklara rağmen, Doğu Almanya, en ünlüsü 1964-1988 yılları arasındaki Olimpiyat Oyunları’nda olmak üzere birçok spor etkinliğinde rutin olarak baskınlık kurmayı başardı. Daha sonra bu başarının, Rus doping skandalını bile gölgede bırakan, devlet tarafından yürütülen, yaygın bir doping programı sayesinde mümkün olduğu ortaya çıktı.

Tamamı düşünüldüğünde, Doğu Almanya Olimpiyat ekipleri kısa saltanatları süresince şaşırtıcı bir şekilde 203 altın, 192 gümüş ve 177 bronz madalya topladı; yalnızca 1976 yılında 40 altın madalya kazanıldı. Bu görünüşte imkânsız olan başarı, ülkeden kaçan eski Doğu Almanyalı sporcuların anekdotlarıyla biraraya geldiğinde uluslararası toplum şüpheye düştü. Fakat ülke doping testini kendi yaptığı için hiçbir şey tam olarak doğrulanmadı. Ta ki Almanya yeniden birleştikten ve Doğu Almanya kayıtları halka açıldıktan sonra; doping halkası devletin her kademesinde kontrol ediliyordu ve eski sporcular bugün hâlâ dopingin sağlıklarına etkilerini hissediyor.

15.01.2022
İlgili İçerikler

Olimpiyat eski Yunan'da dört yılda bir yapılan yarışlara verilen addır. 1896 yılında başlayan uluslararası oyunlar da ismini buradan alıyor.Yeni...

19. yüzyılda icat edilen mekanizmalı aletlerin en bilinenlerinden olan bisiklet, o günden bu yana hayatımızda önemli bir yer tutuyor. Bisiklet,...

Nabzınızın çılgınlar gibi yükseldiğini ve adrenalinizin arttığını hissetmek mi istiyorsunuz? Ekstrem sporlar heyecan arayışını akıllara durgunluk veren, cüretkar ve genellikle...

Basit tanımıyla bale, yoga, pilates, dans gibi spor ve sanat dallarının bir birleşimi olan barre egzersizi, ahenk içinde, vücuttaki hedeflenen...

Benzer İçerikler

Tenis tüm dünyada ilgiyle izlenen ve en çok seyirci çeken bireysel sporlardan bir tanesi. Özellikle, “açık dönem” olarak tabir edilen...

Moda söz konusu olduğunda akla ilk olarak “süslü” ve tarz kıyafetler geliyor, modacıların düzenlediği şaşalı defileler geliyor olsa da spor...

Tenis sporunun ülkemizdeki popülerliği son yıllarda artış göstermiş olsa da bu spor dalı uzun yıllardır dünyanın pek çok ülkesinde oldukça...

Spor, sağlıklı ve zinde bir yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri. Ancak modern yaşamın yoğun ve sürprizlerle dolu temposu, bazen günlük hareket...

Spor insanın en eski uğraşlarından biri olsa da endüstri haline gelmesi çok uzak bir geçmişe dayanmıyor. Önceki dönemlerde, daha çok...