Kolombiyalı usta yazar Gabriel Garcia Marquez’in 1982 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmesini sağlayan zamansız başyapıtı "Yüzyıllık Yalnızlık", büyülü gerçekçilik akımına dahil olan en önemli eserlerden biridir. Yazar, bu eserini kurgularken küçük bir çocukken babaannesinin ona anlattığı gerçeküstü hikayelerden esinlenmiştir. Çocukluğu çok büyük bir evde ve kalabalık bir aileyle geçen Marquez, "Yüzyıllık Yalnızlık"ta aslında gerçek olmayan hiçbir şeyi yazmadığını söyler. Eserde fantastik ve doğaüstü olaylar sık sık geçer, ancak bunların her biri sıradan insanların yaşamını anlatmak için kullanılır. Marquez’in dili kullanmaktaki bu üstün yeteneği, "Yüzyıllık Yalnızlık"ı da gelmiş geçmiş en önemli romanlardan biri haline getirmiştir.
"Yüzyıllık Yalnızlık"ın çok sayıda okurun gözünü bir hayli korkutan bir roman olduğunu da söylemek yanlış olmaz. Yüz yıllık bir aile destanını konu alan eser, altı kuşak boyunca süren hayat hikayeleri üzerinden ilerler. Bu nedenle romandaki karakter sayısı çok fazladır, üstelik karakterlerin isimleri de birbirine benzer. Ülkemizde Can Yayınları tarafından yapılan baskıda (ve farklı ülkelerde yapılan diğer birçok baskıda) kitabın başına ya da sonuna okurların romanı daha kolay takip edebilmesini sağlamak amacıyla ayrıntılı bir soy ağacı eklenmiştir. Toplamda kırk dört farklı dile çevrilen ve bu sayede "Don Kişot"tan sonra en çok dile çevrilen ikinci İspanyolca eser olma unvanını kazanan "Yüzyıllık Yalnızlık", konu aldığı aile öykülerinin yanı sıra, Kolombiya tarihiyle de bağlantılı şekilde ilerler. Romanda geçen Buendia ailesi, Marquez’in kendi ifadesine göre, tarihle ilişkili bir metafor olarak kullanılmıştır.