Türk edebiyatının en önemli yazarlarından Necati Cumalı’nın kaleminden çıkan aynı isimli hikayeden senaryolaştırılan Susuz Yaz, 1964 yılında vizyona girdi. Türk sinemasında hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük ses getiren ilk yapımlardan biri olan Susuz Yaz, kazandığı ödüller ile başarısını ispatladı.
Türkiye’de karşılaştığı sansür engeli nedeniyle prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan Susuz Yaz, aynı festivalde verilen en büyük ödül olan “Altın Ayı” ödülünü kazanmayı başardı. Susuz Yaz, bu ödül ile birlikte uluslararası arenada ödül alan ilk Türk filmi oldu ve tarihe geçti. Film aynı zamanda 37. Oscar Ödülleri’nde Türkiye’yi temsilen aday adayı olarak gösterildi ve çeşitli festivallerden de ödüller ile ülkemize döndü.
Türk sinemasının tartışmasız en nitelikli ve usta yönetmenlerinden biri olan Metin Erksan’ın imzasını taşıyan film, Manos Hacidakis ve Ahmet Yamacı’nın eşsiz müzikleri ile eşsiz bir noktaya ulaşıyor diyebiliriz. Büyük yönetmen Metin Erksan, bu filmde hem senaryo hem de kameradaki hünerlerini izleyiciye göstermekten çekinmiyor.
Türk sinemasının başyapıtları arasında gösterilen Susuz Yaz filminin başrollerinde henüz 15 yaşında olan Hülya Koçyiğit, Erol Taş ve Ulvi Doğan yer alıyor. Susuz Yaz, çok genç yaşta olan Hülya Koçyiğit’e star olmanın yolunu açan ve onu Türk sinemasına kazandıran film olarak da biliniyor.
Ege’nin kurak köylerinden birinde çekilen su sıkıntısı nedeniyle, orada yaşayan halk suya ulaşmak için Kocabaş Osman (Erol Taş) ve Hasan (Ulvi Doğan) isminde iki kardeşe muhtaçtır. Büyük ağabey Osman, köylülerin tüm yalvarışına rağmen bir damla bile su vermeyi kabul etmez ve köylüyü zor durumda bırakır. Hasan ise ağabeyi gibi kötü niyetli değildir; ancak ağabeyinin hırsı nedeniyle hapse düşer. Aile dağılma noktasına gelir. Osman, kardeşi hapse düşünce onun karısına bile göz koyar. Hasan hapisten çıktığında Osman ile karısının evlendiğini öğrenir ve bunun üzerine işler iyice karışır.