Gölge Oyunu, çok fazla bilinmeyen bir film olmasına rağmen sinemamızın önemli eserlerinden biridir. Özellikle 90’larda duraksayan sinemamızda, geçiş dönemini sırtlayan filmlerden biri olması bile ne kadar önemli olduğunu gösterir. Arkadaşlık ilişkilerinin üzerine bir olay örgüsüne sahip film, tam bir Yavuz Turgul sineması örneğidir. Filmin senaristi ve yönetmeni Yavuz Turgul’dur. 1993 yılında vizyona giren filmin yapımcısı ise, Türker İnanoğlu’dur. Usta müzisyen Atilla Özdemiroğlu’nun filmin müziklerini yapması da başka bir artı olarak ön plana çıkıyor.
Filmin başrollerinde; Yavuz Turgul sinemasının değişmez ismi Şener Şen ve Türk sinemasının önemli isimlerinden Şevket Altuğ yer alıyor. Bu ikiliye; Larissa Litichevskaya, Metin Çekmez, Füreya Koral ve Ülkü Duru eşlik ediyor. Gölge Oyunu’nda, Şener Şen ve Şevket Altuğ bizlere tiyatro tadında bir oyunculuk performansı izletmeyi başarıyorlar.
Abidin (Şener Şen) ve Mahmut (Şevket Altuğ), köhne bir pavyonda, demode güldürü oyunları sahneye koyan ilginç bir ikilidir. Mahmut olabildiğince dürüst ve kendi halinde bir gençken, Abidin tam tersine; hırsız, sahtekar ve çapkındır. Bu yönleri ile gölge oyununun önemli karakterleri Hacivat ve Karagöz’e benzerler diyebiliriz. Bir gün pavyona Kumru (Larissa Litichevskaya) isimli bir kız, çalışmak için gelir. Ancak kız sağır ve dilsizdir. Patron bunu anlayınca kızı işten kovar. Mahmut buna dayanamaz ve kıza sahip çıkar. Abidin ile yaşadıkları eve kızı götürür. Kızın draması burada bitmez. Annesini arayan Kumru ona bir türlü ulaşamaz. Sonunda anlaşılır ki annesi hapistedir. Bu süreçte Mahmut ve Abidin Kumru’ya aşık olur. Bu sebeple kavga edip, ortaklıklarına son verirler. Ancak Abidin başka bir pavyonda çalıştığı yeni ortağından memnun değildir. Mahmut’tan ayrıldığı için pişmandır. İkilinin yolları tekrar bir şekilde kesişir. Mahmut ve Abidin bir gün ortadan kaybolan Kumru’yu aramaya başlarlar. Kumru pavyona hiç gelmemiş, hiçbir yerde onu tanıyan bile yoktur. Hatta Abidin ve Mahmut’un çektirdiği bir fotoğrafta Kumru’da vardır. Ancak tekrar baktıklarında kız o fotoğrafta bile değildir. Bu yaşadıklarını bir hayal mi gerçek mi olduğunu düşünmeye başlayan ikili, mecburen hayatlarına devam etmek zorundadırlar.