Steve Roberts dünyanın ilk dijital göçebesidir.
O dönemde ABD’nin Ohio eyaletinde yaşayan Roberts, serbest yazar ve danışman olarak çalışıyordu. Serbest yazar olmanın sağlaması gereken özgürlüğü yaşamak yerine tüm gün evinde oturup çalıştığını fark eden Roberts, hayatını değiştirmeye karar verdi. 1983 yılında aldığı bu karar sonrası öncelikle tutku düzeyinde sevdiği şeylerin bir listesini hazırlayarak işe başladı: bisiklet turları, bilgisayarlar, teknoloji ve macera… Bunlara ulaşabilmek için de evindeki eşyalarını sattı ve yazma işini, seyahat etme hayalini gerçekleştirmek için bir araç olarak kullanmaya karar verdi.
Unutmamak gerekir ki Steve bunları yapmaya karar verdiğinde dünya çapında ağ (web) henüz halkın kullanımına sunulmamıştı ve ayrıca bilgisayarlar kocamandı. 1983 yılında piyasaya çıkan TRS-80 Model 100 taşınabilir bilgisayarı satın alıp bisikletini de yola hazır hale getiren Steve ardından yola çıktı. Çadırıyla kamp kurduğunda yazılarını yazıp daha sonra bunları ankesörlü telefonla Ohio’daki asistanına gönderdi. Amerika’da evden çalışılabilir mi sorusunun tartışılmaya başladığı o yıllarda Roberts’ın yaptığı bu ilginç eylem, kendisine özgürlüğün yanı sıra ün de getirdi.
Steve Roberts bir süre sonra bisikletinin iskeletine bilgisayarı monte ederek bisiklet sürerken bir yandan da yazı yazabileceği bir düzenek oluşturdu. Bu düzenekte tüm tuşları kullanmamış, belirli harfleri ya da karakterleri elde etmek için farklı tuş kombinasyonları geliştirmişti. Roberts’ın bir sonraki adımı ise Behemoth olarak adlandırdığı çok daha üstün teknolojiye sahip bisikleti yapmaktı. 45 kişilik bir ekibin 1,2 milyon USD maliyetle üç yılda yaptığı bisiklette buzdolabı, uydu bağlantısı, yazıcı ve fare gibi pek çok teknoloji ürünü bulunuyordu. Behemoth bugün California’da bulunan Bilgisayar Tarihi Müzesi (Computer History Museum) içinde sergileniyor.