Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) tarafından yazılan en muhteşem romanlardan biri olarak kabul edilen “Ötelerin Çocukları”, bir deniz korsanının yaptığı iyilikler ve kötülüklerle savaşması ile bir halk kahramanına dönüşmesi ve Tiycan ile Resul Ağa arasında geçen çetrefilli hikaye konu ediliyor. Tabii ki öykünün ana temasında bu hikaye otururken, yine deniz, Ege kıyıları ve yöre halkının öyküleri de romanın içerisinde yer alıyor.
Öte yandan “Ötelerin Çocukları” romanını özel kılan bir taraf olduğunu da söylemden geçmemek gerek. Cevat Şakir Kabaağaçlı, bu eserinin sonunu beklenmedik bir şekilde I. Dünya Savaşı’na bağlıyor. Aynı zamanda bu savaş üzerinden temeli kaybedilen değerler ve toplumsal vicdanın durduğu taraf tartışılıyor. Eserin esas akışının dışına çıkılarak sonunun savaşa bağlanması öyle ustaca yapılıyor ki okuyucu asla bu durumdan rahatsız olmuyor. Aksine, Halikarnas Balıkçısı’nın konuyu bu şekilde işleme tarzı Türk edebiyat tarihine geçecek kadar başarılı bulunuyor.
Bir köyde yaşayan kız kardeşlerin en küçüğü olan Elif (Tiycan), denizlerin azılı ama bir o kadar da adaletli korsanı Kerimoğlu ile bir yakınlık kurar. Bu yakınlık adeta bir baba kız ilişkisidir. Köyün ağası Hacı Resul ise bu yakınlıktan rahatsızdır. Çünkü niyeti Elif’i koparıp kendine bağlamaktır. Bir gün Kerimoğlu Elif’i ziyaret ettiği sırada Hacı Resul’ün ihbarı sonrası öldürülür. Bu sırada ortaya Elif’in abisi Aliş’in getirdiği altınlar ve köyün kendi arasında girdiği mücadele çıkar. Bir yandan da Elif’in gönlü bir İstanbullu oğlana kaymıştır. Ortalık çok karışacak ve gelişen olaylar mutlu sonuçlanmayacaktır.