Büyülü gerçekçilik akımının en önemli yazarlarından Gabriel García Márquez’in 1968 yılında yayınladığı Kocaman Kanatlı İhtiyar Adam, yazarın Nobel Edebiyat Ödülü’ne giden yolda attığı kararlı adımlardan sadece bir tanesidir. Doğaüstü, büyülü veya başka türlü imkansız olayların, karakterlerin ve ortamların ele alınması Büyülü Gerçekçilik akımında en çok kullanılan öğelerdir. Bu akıl almaz şeylerin ardında okurlara sert gerçekler de yavaş yavaş hissettirilir. Romanın hikayesi bir türlü durmak bilmeyen, üç gün süren yağmurlardan sonra başlamaktadır. Yağmurun her tarafı göl etmesi sonucunda evlerin arasında dolaşmaya başlayan yengeçler de etrafa çok pis kokular yaymaya başlar. Kahramanımız Pelayo bu durumdan kurtulmak amacıyla yengeçleri denize atıp geldiğinde evin bahçesinde çamurda yüzüstü yatan kanatlı bir ihtiyar görünce çok şaşırır.
Pelayo dilini bilmediği bu adamın dediklerinden bir şey anlamaz ama kontrol için onu doktora götürür. Komşuları tarafından fark edilen ihtiyar adam kasabaya gelmiş bir melek olarak tanımlanınca işler karışır. Rahip Gonzaga, tarafından incelen yaşlı adamın bir melek olmadığı kanısına varmasına kimse inanmaz, tüm kasaba onun bir melek olduğuna emindir. Pelayo’nun evine akın akın insan gelmekte ve ihtiyarı görmek istemektedir. Sonunda durumu avantaja çevirmek için kocaman kanatlı ihtiyarı bir çitin arkasında saklarlar ve gelenlerden para almaya başlarlar. Márquez’in dahice tasarladığı hikaye ve harika anlatımı sayesinde Kocaman Kanatlı İhtiyar Adam tek solukta okunacak bir kitap hâline gelmektedir.