Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın sürgün yıllarını geçirmek için gittiği Bodrum’a aşık olması, onun yazın kariyerinin yeniden şekillenmesine neden oldu. Ege kıyıları ve denizlere duyduğu aşkı öykülerinin baş köşesine oturtan usta yazarın “Deniz Gurbetçileri” adlı romanı da tam bu tanıma uyuyor. Bodrum’da deniz işçiliği yapan gurbetçilerin hikayelerine yer verdiği eserinde, Halikarnas Balıkçısı’nın yaşadığı yöreye ve oradaki insanların hayatına ne denli detaylı bir gözle baktığı ve ne denli onlarla iç içe yaşadığı görülüyor. 1969 yılında ilk baskısı yapılan roman, günümüzde bile hala sevilerek okunuyor. Bu roman, Türk edebiyat tarihinde deniz hayatı ile ilgili yazılmış en iyi çalışmalardan biri olarak kabul ediliyor.
Romana genel olarak baktığımızda Bodrum’da denizden ekmeğini kazanan Ateşoğlu Murat Reis’in, dalgıç – teleskop Mehmet Reis’in, Karabatak lakabı ile anılan Davut Reis’in, Çengelci Ali Barut’un ve Kara Yusuf’un başrolde olduğu çileli ve çekişmeli bir hayat mücadelesi bizlere anlatılıyor. Bu karakterlerin yanında elbette ki daha birçok karakter Halikarnas Balıkçısı’nın gözünden bizlere anlatılıyor. Ayrıca deniz yaşamı ve deniz lügati de kitapta çokça yer ediniyor.
Ateşoğlu kafilesinin denizin engin sularında, tüm balıkçıları haraca bağlayan Karakulak Tevfik ile verdiği mücadele, herkeste derin izler bırakır. Ateşoğlu Murat, Tevfik’i öldürüp tüm balıkçıları kurtarmak istese de bu karşılaşmadan kendisi zararlı çıkar. Neredeyse tüm adamları Tevfik tarafından öldürülen Ateşoğlu, kendisini zor kurtarır; ancak bir daha asla eskisi gibi olamaz. Halkın yardımları ile küçük bir teknede balık avlayan Ateşoğlu Murat, bir gün avdan geri dönemez. O da adamları gibi mavilikler içinde kaybolup gitmiştir.