Denize olan tutkusu, Ege’nin incisi Bodrum’a olan tarifsiz aşkı, o bölgeye olan bağlılığı ile tanıdığımız, edebiyatımızın dev ismi Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı), öykülerinde ve romanlarında da genel olarak yaşadığı hayata paralel ögelere değiniyor. Zaten usta yazarı sıkı takip edenler veya en az bir eserini okumuş olanlar onun nasıl bir tarzı olduğunu hemen anlayabiliyor.
Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın yaşamı boyunca basılıp, yayımlanan pek çok öykü kitabı bulunuyor. Usta yazar romancı ve karikatürist kimliği de olmasına rağmen daha çok öyküleri ile ön plana çıkıyor. Halikarnas Balıkçısı’nın öykülerini bir araya topladığı “Merhaba Akdeniz” ve “Yaşasın Deniz” adlı öykü kitaplarında var olan kısa hikayelerin yanına, ünlü yazarın hayattayken hiç yayımlanmamış üç eserinin eklenmesi sonucu “Çiçeklerin Düğünü” ortaya çıktı. Bu eşsiz eseri ortaya çıkaran ise Cevat Şakir’in manevi oğlu Şadan Gökovalı oldu. Titiz ve hummalı bir çalışma ile usta yazarın öykülerini kitaba ekleyen Şadan Gökovalı, Cevat Şakir’in ölümünden sonra bile adının hatırlanmasını sağladı. “Çiçeklerin Düğünü” adlı öykü kitabı Halikarnas Balıkçısı’nın ölümünden tam 18 yıl sonra, 1991 senesinde basıldı.
Bu eşsiz eserde, usta yazarın eski öykülerinin yanına eklenen üç hikaye de bildiğimiz, alıştığımız tadı bizlere verdi. Cevat Şakir’in eşsiz anlatımı, hikayeleri şiirleştirmesi ve mükemmel betimlemeleri, onu özleyenlere ilaç gibi geldi diyebiliriz.
Şadan Gökovalı’nın yaptığı bu çalışma, cumhuriyet tarihinin en başarılı yazarlarından biri olan Halikarnas Balıkçısı’nın çok değerli öykülerinin yok olup gitmesinin önüne geçti. “Çiçeklerin Düğünü” sırf bu nedenle bile edebiyatımızda çok önemli bir yer tutuyor.