Ünlü düşünür ve yazar Michel Foucault, 1926 yılında Fransa’da dünyaya geldi. İyi eğitimli bir aileden gelen Foucault, ilköğreniminin ardından Paris’te liseyi bitirdi. Fransa’nın köklü liselerinden IV. Henry’den mezun olan Foucault, yine bir başka önemli okul olan Ecole Normale Superieure’nin sınavlarına girdi. Sınavlarda çok başaralı görünmese de okula kabul edildi. Başaralı bir cerrah olan babası, oğlunun kendi yolundan ilerlemesini istiyordu. Ancak Foucault, felsefe ve psikoloji ile ilgilenmeyi tercih etti.
Ecole Normale Superieure’den 1948 yılında felsefe, 1950’de psikoloji, 1952’de ise psikopatoloji dipoloması almaya hak kazandı. Çok zeki ve çalışkan bir öğrenci olan Foucault, kariyerinde ilerlemeye kararlıydı. 1954 yılında doktorasını tamamlamak üzere İsviçre’ye gitti. Uppsala Üniversitesi’nde tezini tamamlayan Foucault, büyük bir sorunla karşılaştı. Üniversitenin o zamanki felsefe bölümü Foucault’un tezini yeterince bilimsel bulmayarak reddetti. Foucault, bunun üzerine farklı üniversitelerde Fransızca hocalığı yaptı. Bir yandan da çalışmalarına hız kesmeden devam etti. 1960 yılında, Fransa’da bir üniversitenin felsefe bölüm başkanı olarak göreve geldi. O esnada, ‘’Delilik ve Medeniyet’’ isimli eserini yayımladı. Bu eseri ile doktora unvanı kazandı. Aynı yıl hayatında köklü değişiklikler yaratacak felsefe öğrencisi Daniel Defert ile tanıştı.
Defert, Foucault’u politik olarak çok etkiledi. Defert’in politik aktivizmi sayesinde Foucault’un düşünceleri ve öngörüleri başka bir boyuta evrildi. 1966 yılında yayımlanan ‘’Kelimeler ve Şeyler’’ adlı eseri Foucault’un ününü artırdı. Foucault, bu eseri ile 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden ve yazarlarından biri olmayı başardı.
Foucault ve Defert, birlikte politik felsefe ve sosyoloji üzerine birçok çalışma yaptılar. Foucault’un bu dönemdeki eserlerinin temel konusunu politik aktivizm oluşturuyordu. Ancak genel olarak Foucault, toplumu ve doğru kavramını felsefesinde temel olarak aldı. Doğru onun için tartışılmaz bir gerçeklikti.
Foucault, ortaya koyduğu savlar ve düşünceler ile postmodernizm akımının kurucuları arasında yer aldı. Onun çalışmaları birçok bilim insanı ve düşünür tarafından ilgiyle takip edildi. İnsanlığa bıraktığı etki ile çok büyük filozoflar arasına adını yazdırdı.
Ömrünün son döneminde daha çok cinsellik ile ilgili çalışmalara yer veren Foucault, ‘’Cinselliğin Tarihi’’ adlı eserinin bir kısmını yayımladıktan sonra, 1984 yılında hayata veda etti.