Dünyaca ünlü çizgi roman kahramanı Batman’in en büyük düşmanlarından biri olan Joker, kendisine özgü tarzı ve hareketleri ile büyük bir kitlenin sempatisini kazanmayı başardı. Joker öyle büyük bir karakter haline geldi ki en az Batman kadar ünlü oldu ve kendisine ait sinema filmlerinde boy göstermeye başladı. Beyazperdede Joker rolünü oynamak için sinema dünyasının çok büyük yıldızları rekabet içine girmeye başladı. Hal böyle olunca Joker çizgi roman ve sinema dünyasının unutulmaz isimleri arasına girmeyi başardı.
Joker’in Batman hikayesinde görünmeye başladığı 1940’lı yıllarda karakter bu denli ünlü değildi. Zaten 1950’lerde çizgi roman piyasasının gerilemesi de Joker’in gelişimini etkiledi. Bugünkü Joker’e en çok benzeyen Joker tasviri ise 1970’li yıllarda ortaya çıktı. Bob Kane ve Bill Finger tarafından yaratılan Joker, DC Comics evreninde yer alan ana karakterlerden biri olan Joker, zaman içinde Batman’in en büyük düşmanı olmaktan da öteye giderek kendi dünyasını yarattı. Üzgün bir palyaçonun iç dünyasında yatanları ve hayatının geçmişi her zaman merak konusu oldu.
1970’lerde yaratılan modern Joker, Batman’in şehri Gotham City’de gelişigüzel ve psikopatça cinayetler işleyen, polislerin durduramadığı, çılgın bir isim olarak karşımıza çıktı. Kendisine özgü gülüşü, tahmin edilemez davranışları, kıyafetleri ve ikonik palyaço makyajı Joker’i özel kılan diğer özellikleri oldu. Joker’in 1980’li yıllardaki Batman sinema filminde Jack Nicholson tarafından, beyazperdede canlandırılması ise ona adeta yeni bir can verdi. Daha sonra Joker’i canlandıran ünlü oyuncuların da kendilerine has tavırları bugün akıllara yer eden Joker’in oluşmasını sağladı. 2019 yılında Joker’in kendi adını taşıyan solo filminde ise karakterin hikayesi farklı açılardan ele alındı. Joaquin Phoenix ve film beyazperdede inanılmaz bir başarı elde etti.