Nobel Ödüllü bir yazar, gazeteci ve film yapımcısı olan Gabriel García Márquez, benzersiz bir kariyere sahiptir ve arkasında inanılmaz bir miras bırakmıştır. Márquez’in büyülü gerçekçilik akımı çalışmaları, Toni Morrison da dahil olmak üzere birçok yazarı etkilemiştir. Ayrıca ünlü yazar tıpkı romanları kadar ilgi çekici bir hayat hikayesine sahiptir. Tam adı Gabriel José de la Concordia García Márquez olan ünlü yazar ailesi ve çevresi tarafından Gabo şeklinde tanımaktadır. García Márquez 26 Mart 1927 tarihinde kuzey Kolombiya'da bulunan Aracataca kasabasında dünyaya gelmiştir. Bu kasaba daha sonra en ünlü eseri olan Yüzyıllık Yalnızlık'ta anlatılan Macondo'nun kurgusal ortamı için bir ilham kaynağı olmuştur.
García Márquez'in geçmişi bir romandan fırlamış gibidir. Annesinin ailesi, Kolombiya savaşında görev yapan büyükbabası Albay Nicholas Márquez Mejia'nın bir düelloda bir adamı öldürmesinin ardından sahil kasabası Aracataca'ya taşınır. Ebeveynleri ise yasak bir aşk ilişkisi yaşar ve birlikte kaçarlar. Luisa, on iki çocuğun ilki olan Gabriel García Márquez'e hamileyken, ailesi çifti tekrar kabul eder. Gabriel García Márquez büyükanne ve büyükbabası tarafından büyütülmüştür. Annesini ve babasını neredeyse sekiz yaşındayken tanımıştır. Büyükannesi onu halk masalları, batıl inançlar ve hayalet hikayeleri ile büyütmüş ve bu da yazarın hayal gücünü renklendirmiştir.
Gabriel García Márquez 1940 yılında Bogota’ya taşınır ve Bogota Üniversitesi’nde hukuk fakültesine başlar. Fakat zamanının çoğunu hikayeler yazarak geçirdiği için okula zaman ayıramaz ve bırakır. Aynı zamanlarda Kolombiya gazetesi Márquez’in ne kadar yetenekli olduğu hakkında bir yazı yayınlar. García Márquez 1955'te bir gemi enkazından sağ kurtulan bir denizci olan Luis Alejandro Velasco ile röportaj yapmış ve daha sonra bunu bir hikaye haline getirmiştir. Bu hikaye ve haber Márquez’in kariyerini perçinlemiştir. İlk romanı Yaprak Fırtınası, daha önce tamamlanmış olmasına rağmen, García Márquez'in bir yayıncı bulması yaklaşık yedi yıl sürmüştür. Fakat bu romandan sonra ünlü yazarın ünü giderek artmış 20. yüzyılın en değerli yazarı olmayı başarmıştır. Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülerek bu başarısını kanıtlamıştır.