bifikirbifikir

Yerli Yarışmalar: Türk Televizyon Tarihine Damga Vuran 15 Yarışma Programı

Yerli Yarışmalar: Türk Televizyon Tarihine Damga Vuran 15 Yarışma Programı
Malumunuz, bir süredir televizyon yarışmaları dendiğinde neredeyse herkesin aklına ilk olarak Acun Ilıcalı ve onun ülkemizde izleyicilerle buluşturduğu farklı yarışma formatları geliyor. Özellikle işin içine Ilıcalı’nın sahibi olduğu TV8 kanalı ve Exxen platformu da girdiğinden beri; Survivor, O Ses Türkiye ve Master Chef gibi yarışmalar genellikle reyting savaşından galip ayrılıyor.

Acun Medya imzalı işlerin yarışma dünyasını bir hayli değiştirdiği doğru. Ancak Türk televizyon tarihinin geçtiğimiz 20-30 yılda sayısız farklı yarışma formatına ev sahipliği yaptığını da unutmamak gerek. Söz konusu yarışmaların bazıları kırdığı reyting rekorları sayesinde hâlen izleyicilerin aklından çıkmıyor, bazıları da ilginç -bazen de ürkütücü- atmosferleriyle günümüzde de adından söz ettirmeyi başarıyor.

Aşağıdaki liste, özellikle yaşı küçük olan okurlara yabancı gelebilir. Başlarken onlara şunu söyleyebilirim: Bu gözler bu ekranlarda neler gördü neler! 90’larda ve 2000’lerin başında sıkı bir televizyon izleyicisi miydiniz? O halde hazırladığımız listede hem gayet yakından tanıdığınız birçok yarışmayı hem de hafızanızın derinliklerine gömülmüş olanları bulabilirsiniz. Her koşulda, adını anacağımız yarışmaların bir süreliğine izleyicileri ekran başına kilitlediğini ve gerçek bir hipnoz etkisi yarattığını söylemek mümkün. Gelin, Türk televizyon tarihine kimi zaman başarısıyla, kimi zaman da garip formatıyla damga vuran yarışmaları birlikte hatırlayalım.

1. Evet-Hayır

1960’lı yıllarda hayatımıza giren ve Türk televizyon tarihine damga vurduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz bir proje olan Evet-Hayır, izleyicileri ekran başına kilitlemeyi başarmış bir yarışma programıdır. Erkan Yolaç, bu yarışmayı ilk olarak...

Duydunuz zilin sesini ve listemiz başladı! Televizyon tarihimizin ilk yarışmalarından biri olan Evet-Hayır, sunucusu Erkan Yolaç’ın “Duydunuz zilin sesini ve yarışma başladı!” cümlesiyle akıllara kazınmış bir işti. İlk olarak 1960’larda başlayan ve özellikle 80-90’lara damga vuran bu yarışmada yarışmacıların dikkat etmesi gereken tek bir kural vardı: Yolaç’ın sorduğu sorulara “Evet” ya da “Hayır” demeden cevap vermek. Yolaç yarışmacıları bu yasaklı kelimeleri kullanmaya teşvik edecek sorular sorar, yarışmacılar da eskaza bu tuzağa düşerse sunucumuz “Hobaaa!” diye sevinirdi. Yolaç sorularına yalnızca kafa sallayarak yanıt veren yarışmacılara da kızar, “Emme basma tulumba gibi kafa sallamak yok!” gibi ilginç bir cümleyle ikaz ederdi. Bir de, nedendir bilinmez, Evet-Hayır marş dolu bir programdı. Yarışmacılar ekrana Mehter Marşı eşliğinde gelir, elendiklerinde de İzmir Marşı’yla uğurlanırlardı.

2. Görevimiz Tehlike

1996 yılında Star TV’de yayınlanmaya başlayarak hayatımıza giren Görevimiz Tehlike, yayınladığı dönem adından çokça söz ettirmeyi başaran bir yarışma programıdır. Murat Başoğlu ve Şebnem Dönmez’in sunuculuğunu üstlendiği program, tam 39...

TBS adlı firmaya ait Tokyo Friend Park formatının Türk televizyonuna uyarlanmış versiyonu olan Görevimiz Tehlike, Star TV’de yayınlanırdı. 90’ların sonlarına damga vuran bu programın konukları ünlü isimler arasından seçilirdi. Tam 39 hafta boyunca yayında kalan ve izlenme rekorları kıran Görevimiz Tehlike’yi yayınlandığı dönemin ilk aksiyon ve eğlence temalı yarışması olarak tanımlamak da mümkün. Murat Başoğlu ve Şebnem Dönmez tarafından sunulan program, birbirinden ilginç ve “tehlikeli” yarışmalara sahne oldu. Ayrıca, programın Görevimiz Tehlike filmini aratmayan havalı jeneriğini de unutmamak gerek.

3. Şahane Pazar

Teknoloji çağına ayak uydurmaya çalıştığımız 90’larda hayatımıza giren bir diğer yarışma programı da kesinlikle bir efsane olarak tanımlayabileceğimiz Şahane Pazar’dı. Süheyl ve Behzat Uygur kardeşler tarafından sunulan bu program, ilk olarak 1994 yılında ve Kanal D ekranında Şahane Cumartesi ismiyle başlamıştı. Aslında bu programı yalnızca bir yarışma formatı olarak tanımlamak yeterli olmaz. Çünkü hem temposu hem de atmosferi bakımından, şov programı beklentilerini de katbekat karşılardı.

Türk televizyon tarihinin en sevilen ve en uzun süre ekranlarda kalmayı başaran yarışma programlarından biri olan Şahane Pazar, yayın hayatına ilk olarak 1994 yılında ve Şahane Cumartesi adıyla başlar. Behzat...

Üç yıl boyunca devam eden Şahane Cumartesi izleyicilerden öyle olumlu tepkiler aldı ki, kanal 1997 yılında programı reytinglerin daha da yükseldiği pazar akşamına taşımaya karar verdi. Yarışmanın formatı, gönüllü katılımcılar ve kimi zaman ünlü isimler tarafından oynanan değişik oyunlar üzerinden ilerlerdi. Ancak oyunların -hele de programın yayınlandığı dönem göz önüne alınırsa- yaratıcılık bakımından sınırları zorladığını söyleyebiliriz. Zamanla yarışarak ve kapıların doğru anahtarlarını bularak bir evden kaçmalar mı dersiniz, balon patlatmalar mı, içi meyve suyu dolu kadeh kulelerini devirmeden bardak çekmeye çalışmalar mı… Şahane Pazar’da ne ararsanız vardı.

4. İner misin Çıkar mısın?

1995 yılında ATV’de yayınlanmaya başlayan bir yarışma programı olan İner misin Çıkar mısın, yayın hayatı uzun yıllar boyu sürmemiş olsa da Türk televizyon tarihinde bir ilki başlatmıştır. Yetenek temelli yarışma...

Türk televizyonunda odağına yeteneği alan ilk yarışmanın Yetenek Sizsiniz Türkiye olduğunu düşünüyorsanız tebrikler, gençsiniz. Ancak yetenek temelli yarışma programlarının atası, aslında 90’ların ikinci yarısında ATV’de yayınlanan İner misin Çıkar mısın’dı. Boran Kaya tarafından sunulan ve cumartesi akşamlarının yıldızı haline gelen programda komedi ve ses kategorileri vardı. Bu alanlarda başarılarını göstermek isteyen yarışmacılar, alkış sesine duyarlı bir platformun üzerine çıkarak performanslarını sergilerlerdi. Seyirciler yarışmacıların performansını beğenirse alkışlar, platform da alkış düzeyine göre bir iner bir çıkardı. Şafak Sezer, Hakan Yılmaz ve Yavuz Seçkin, bu program sayesinde çok daha geniş kitlelere adını duyuran ünlü isimlerden yalnızca birkaçı.

5. Biri Bizi Gözetliyor

Ekranlarımıza düşen ilk entrika, dedikodu ve kaos tanesini merak ediyorsanız, doğru yerdesiniz. Yayın hayatına 2001’de Show TV’de başlayan ve arada Star TV’ye de transfer olarak 2007 yılına kadar süren Biri Bizi Gözetliyor, formatı itibarıyla ilk etapta izleyicilerde gerçek bir dumur etkisi yaratmıştı. 2000 yılında Avusturya’da yayınlanan Taxi Orange adlı bir formattan uyarlanan bu program, yarışmacıların tam 100 gün boyunca aynı evin içinde yaşamasını konu alıyordu. Yarışmacılar yalnızca para kazanmak için evden çıkıyor ve bu esnada da yine kameralar eşliğinde taksi şoförlüğü yapıyordu. Sunuculuk görevi dönem dönem Tan Sağtürk, Acun Ilıcalı, Öykü Serter ve Doğa Sülen arasında değişti.

Ülkemizde reality show ve yarışma programı alanlarında çığır açmış bir iş olan Biri Bizi Gözetliyor, Türk televizyon tarihine 2001 yılında Show TV’de yayınlanmaya başlamasıyla adım attı. 2000 yılında Avusturya’da ekranlara...

Program yalnızca belirli gün ve saatlerde yayınlanıyordu, ancak Digiturk’un bazı kanallarında yarışma evini, nam-ı diğer BBG Evi’ni 24 saat boyunca canlı izlemek mümkündü. Yarışmacılar uyuyor mu, ne yiyorlar, ne içiyorlar, kimin arasında nasıl bir ilişki doğmuş, kim kimle kavga etmiş; hepsi, her an karşımızdaydı. Toplamda altı sezon süren Biri Bizi Gözetliyor, bu sezonların beşinde reyting rekoru kırdı. Eğer siz de bu dönemde ekran başında idiyseniz, her biri şahsına münhasır karakterlere sahip olan ve izleyicileri taraftar gibi farklı gruplara bölen yarışmacıları halen hatırlıyorsunuz demektir. Size tek bir sorum var: 02 Melih mi, 11 Eray mı?

6. Dokun Bana

Geldik, bana kalırsa televizyon tarihimizin ilk “Yok artık canım!” yarışmasına. Yaşı genç olanlar için hemen özetleyeyim: 2001 yılında Show TV’de yayınlanmaya başlayan Dokun Bana, aslında son derece basit ve hiç heyecanlı olmayan bir formata sahipti. Yarışmacıların tek görevi, yarışma sonunda kazanan kişiye ödül olarak verilecek arabaya dokunmaktı. Elini arabadan çeken yarışmacı elenirdi. Acun Ilıcalı’nın da bir dönem sunuculuğunu yaptığı bu program Capitol adlı bir alışveriş merkezinde düzenlenirdi. Program belirli saatlerde ekranda yayınlanırdı ama arzu eden izleyiciler AVM’ye giderek yarışmacıların saatler, kimi zaman da günler süren mücadelesine tanıklık eder, onlara destek verirdi.

2001 yılında Show TV’de yayın hayatına başlayan bir yarışma programı olan Dokun Bana, yayınladığı sürenin bir kısmında Star TV’ye geçiş yapmış, daha sonra yeniden Show TV ekranlarına dönmüştür. Yayın hayatı...

Sanmayın ki arabayı kazanan birkaç saat içinde belli olurdu. 60 saatten uzun süre boyunca kesintisiz şekilde arabaya dokunan yarışmacılar bile vardı. Yarışmacılar yalnızca her altı saatte bir yirmi dakikalık mola hakkına sahipti. Özellikle 48 saati geride bıraktıktan sonra bayılanlar, arabaya dayanarak uyuyanlar, diğer yarışmacıların elenmesini sağlamak için onlara sataşanlar, kavgalar, tartışmalar, bir anlık dalgınlıkla elini çekenler… Bir yerden sonra yarışmacılar için gerçek bir eziyete dönüşen bu görev, izleyicileri de şoka sokardı. Ancak sansasyonel olan birçok proje gibi, Dokun Bana da reyting rekorlarına imza attı ve uzun süre yayında kaldı.

7. En Zayıf Halka

Orijinal formatı BBC’de yayınlanan En Zayıf Halka, televizyon tarihimizde belirli aralıklarla yeniden karşımıza çıkan bir yarışma programı. Program bilgi yarışması şeklinde ilerler, ancak format gereği mutlaka herkesin antipatisini toplayan bir moderatör tarafından sunulurdu. Bu durum BBC versiyonunda da aynıydı, ülkemizde gerçekleşen üç ayrı versiyonda da. En Zayıf Halka bizim televizyon tarihimize ilk olarak 2002 yılında Show TV’de ve Hülya Uğur Tanrıöver’in sunuculuğunda girdi. 2015’te Acun Medya imzasıyla ve Baybars Altuntaş’ın sunuculuğuyla TV8’e taşındı. Son olarak 2019’da Prof. Dr. İpek Farina’nın sunuculuğuyla ATV’ye geçti.

BBC tarafından yaratılan The Weakest Link adlı yarışma programı formatının ülkemize uyarlanmış versiyonu olan En Zayıf Halka, hayatımıza ilk olarak 2002 yılında ve Show TV kanalı aracılığıyla girmiştir. Bu dönemde...

Program, toplam dokuz yarışmacının katılımıyla ve turlar halinde ilerlerdi. Yarışmacılar turlarda onlara yöneltilen soruları bildikçe ortak kasalarındaki para miktarı artardı. Her turun sonunda yarışmacılar arasında yapılan oylama, o tura hangi yarışmacının veda edeceğini belirlerdi. Buraya kadar her şey normal. Ancak başta da söylediğim gibi, program sunucusunun yarışmacıları her an dövebilecekmiş hissi yaratan tavrı ve soruları bilemeyenleri devamlı aşağılama huyu, En Zayıf Halka’yı televizyon tarihimizin ilginç bir noktasında konumlandırdı. Hele de o turda elenen yarışmacıysanız, vay halinize. Çünkü sunucu sizi kapı dışarı etmekten beter şekilde yarışmadan uğurlardı.

8. Popstar Türkiye

Sıra geldi, ülkemizin fenomen haline dönüşen ilk şarkı yarışmasına! Kanal D’de 2003-2004 yılları arasında yayınlanan Popstar Türkiye’nin jüri kadrosunda Ercan Saatçi, Ahmet San, Deniz Seki ve tavırlarıyla o dönem tüm ülkenin antipatisini toplayan Armağan Çağlayan vardı. Ancak Deniz Seki bir süre sonra kendi isteğiyle kadrodan ayrılmış, yerine Zerrin Özer gelmişti. Popstar Türkiye’nin devam niteliğindeki programlar ve benzerleri, ilerleyen yıllarda da sık sık karşımıza çıktı. Fakat belki ilk olmasından, belki de dönem şartlarından dolayı, hiçbiri ilk Popstar Türkiye kadar konuşulmadı.

Haldun Dormen ve Gamze Özçelik’in sunuculuğunda Kanal D ekranlarında başlayan Popstar Türkiye, ülkemizin en kült ve eski şarkı yarışmalarından biriydi. 2003-2004 yılları arasında ekranlarda boy gösteren bu yarışma programı, hem...

Abidin, Firdevs, Bayhan, Serkül, Aydan, Barış, Eser… 13 hafta süren ve 13 yarışmacının katılımıyla ilerleyen bu programın galibi Abidin Özşahin oldu. Zaten siz de bu dönemde yarışmayı takip ettiyseniz Abidin dendiğinde hala aklınızda Çöpçüler şarkısı çalıyor, Bayhan’ın kendine has jest ve mimikleriyle “Öyle deli gibi esme başım dönüyor…” diye başladığı şarkıyı hatırlıyorsunuzdur. Deniz Seki’nin Bayhan’ı geçmişiyle yargıladıktan sonra yarışmayı terk edişi de hâlen herkesin hatrında. Ayrıca, yine ünlü bir isim haline gelmiş olan Ajdar’ın da bu yarışma sayesinde -üstelik yarışmaya seçilmediği halde- hayatımıza girdiğini de hatırlatalım.

9. Gelinim Olur musun?

2000’li yılların ilk yarısı, geçtiğimiz yıllarda sıkça karşımıza çıkan ve bir süre önce de yasaklanan bir formatın doğuşuna tanık oldu: Evlilik programları! Türk televizyonlarında daha önce hiç rastlamadığımız bu format, aslında ilk olarak Ben Evleniyorum adlı programla karşımıza çıktı. Daha sonra ismi Biz Evleniyoruz olarak değişen bu programı, bir anlık sinir harbiyle canlı yayında kafasında bardak kıran Caner ile Tülin çiftinden hatırlarsınız. Biri Bizi Gözetliyor’la başlayan ve bu tip programlarla devam eden dedikodu ve kaos fırtınası, 2004 yılında Show TV ekranlarında boy gösteren Gelinim Olur Musun ile devam etti. Aslında Gelinim Olur Musun’un ondan önce gelen diğer evlilik temalı yarışma programlarından çok bir farkı yoktu. Ancak ilk kez bu programda izleyiciler, evlerden ırak bir kaynana gelin ilişkisiyle karşı karşıya gelmiş oldu.

Türk televizyon tarihinin odağına evliliği alan ilk yarışma programlarından biri olan Gelinim Olur Musun, yayın hayatına 2004 yılında Show TV ekranlarında başladı. Show TV İç Yapımlar imzalı birçok projede olduğu...

Ebru Akel’in sunuculuğunu üstlendiği Gelinim Olur Musun programı gelin, damat ve kaynana adayı olan yarışmacılar üzerinden ilerlerdi. Yani, televizyon tarihimizin daha yakın geçmişinde karşımıza çıkmış olan Kısmetse Olur programına ek olarak, bu programda bir de kaynanalar vardı. Gelin ve damat adayları birbirine talip olurken eğer damat adayının annesi bu durumdan hoşnut değilse kavgaların ve polemiklerin ardı arkası kesilmezdi. Programa damga vuran isimler ise hiç şüphesiz Semra kaynana, oğlu Ata ve gelin adayı Sinem’di. Ülkedeki kaynanaları ve gelinleri ikiye bölen bu üçlü, Semra Hanım’ın Sinem’i yerden yere vurmak için sarf ettiği sözler eşliğinde akıllara kazındı. Kim bilir, belki de kayınvalidesiyle arası iyi olan birçok gelin, bu programı izledikten sonra durumuna şükretmiştir.

10. Akademi Türkiye

Popstar Türkiye’nin sona ermesine günler kala, programın ne kadar çok ilgi gördüğünü fark eden ATV’den yeni bir hamle geldi. Yine bir şarkı yarışması olan, ancak işin içine biraz daha reality show serpiştiren Akademi Türkiye, 2004 yılında hayatımıza girdi. Bu formata göre, programdaki 16 yarışmacı yarışma süresince drama, şan, dans ve İngilizce gibi branşlarda eğitim alacak; aynı evde yaşayacak ve her hafta programda performans sergileyerek izleyicilerin SMS oylarına talip olacaktı. Popstar’dan farklı olarak Akademi Türkiye’de yarışmacıların birlikte yaşadığı evde geçirdikleri anlara da tanık olduğumuz için, izleyiciler de onlar hakkında daha fazla fikir sahibi olabildi. Yarışmanın galibine hem bir albüm hem de uluslararası bir yarışmaya katılma sözü veren program, bir süre sonra iptal edilmesi nedeniyle bu vaatleri yerine getiremedi. Daha sonra Kanal 1’de programın ikinci sezonu başladı, ancak ilki kadar ilgi çekmedi.

2004 yılında ATV ekranlarında boy göstererek hayatımıza giren Akademi Türkiye, ondan hemen önce yayınlanmış olan Popstar Türkiye sayesinde izleyicilerin alışık olduğu bir formata sahipti: Ses yarışması! BBC’nin Fame Academy adlı...

Akademi Türkiye sayesinde tanıştığımız ve oldukça geniş bir kitlenin sevgisini kazanan birçok isim var. Bunlardan ilki de hiç şüphesiz, program sonrasında trajik bir kaza sonucunda hayatını kaybeden Barış Akarsu. Daha sonra Yabancı Damat dizisinde gördüğümüz ve günümüzde hem şarkıcılık hem oyunculuk yapan Özgür Çevik de Akademi Türkiye’yle hayatımıza girmişti. Barış Akarsu’nun çok erken kaybı ülkede derin bir yasa sebep olduğu için, sanıyorum ki Akademi Türkiye de birçok izleyicinin aklında hüzünlü bir yerde duruyor.

11. Türkiye’nin Yıldızları

Show TV ekranlarında 2004 yılında yayınlanmaya başlayan Türkiye’nin Yıldızları yetenek temelli bir yarışma programıydı. Programa katılan tüm yarışmacılar her hafta sergiledikleri performanslarla jüri üyelerinin ve ekran başındaki izleyicilerin karşısına çıkar,...

Şimdi dönüp bakınca görüyorum ki, 2004 yılı yarışma programı bakımından gerçekten bereketli bir seneymiş. Çünkü Show TV’de yayınlanan Türkiye’nin Yıldızları da bu sene hayatımıza girdi. Pınar Altuğ’un sunuculuğunu üstlendiği programın jüri koltuğunda Hamdi Alkan, Nurseli İdiz ve Ali Poyrazoğlu oturuyordu. Yarışmacıların “yıldız” olmak için yarıştığı ve başarılı olduklarını düşündükleri alanlarda performanslarını sergiledikleri bu program, sektöre birçok başarılı ismi de kazandırdı. Bu isimlerden en ünlü olanları Engin Akyürek ve Beren Saat. Ayrıca, Bengi Öztürk ve Yasemin Hadivent de bu yarışma programıyla tanıdığımız isimler arasında.

12. Fear Factor

Yurt dışında farklı isimlerle birçok ülkede uyarlanmış bir format olan Fear Factor, Türk televizyon tarihine de Acun Ilıcalı’nın imzasıyla ve Show TV ekranlarında giriş yaptı. İlk olarak 2006 yılında ekranlarda...

Takvimler 2006 yılını gösterdiğinde, bu kez de birçok izleyicinin diken üstünde izlediği, bazılarının da izlemeye bile tahammül edemediği Fear Factor girdi hayatımıza. Fear Factor, “Türkiye’nin en korkusuz yarışmacısının” arandığı bir yarışma programıydı. Acun Ilıcalı’nın sunumu ve imzasıyla Show TV’de başlayan, 2007’de ise Asuman Krause’nin sunumuyla Fox TV ekranlarına taşınan bu program, yarışmacıları en büyük korkularıyla karşı karşıya getirmeye odaklanan bir formata sahipti. Tam da bu sebeple, yarışmayı izlemesi de hiç kolay değildi. Çünkü yükseklik korkusu olan yarışmacılar bir yerlerden atlıyor, örümcek fobisi olanlar kafalarını örümcek dolu bir kaba sokup oradan bir şeyler yemeye çalışıyor, akıl almaz karışımlardan oluşan içecekler içiliyor, suyun altında nefessiz kalma yarışmaları yapılıyordu. Acun Ilıcalı’nın daha sonra ekranlarda paylaştığı anılarına bakılırsa, bu programın çekimleri de hiç kolay geçmemiş. Ancak hem zorluk düzeyi hem de reality show değeri bakımından, Fear Factor’un de izleyicilerin zihnine kazındığını söylemek mümkün.

13. Var mısın Yok musun?

Acun Medya 2007 yılında Fear Factor’u bitirdiğinde, bu kez yepyeni bir uyarlama formatla ekranlara döndü: Orijinal adı Deal or No Deal olan ve dilimize Var mısın Yok musun olarak çevrilen bir yarışma programıyla. Programdaki 26 yarışmacının her birinin kapalı bir kutusu vardı ve o gün yarışacak olan yarışmacı kutusuyla birlikte sahneye gelirdi. Kutuların her birinde de 1-500 bin TL arasında farklı tutarlar yazardı. Yarışmacı sırayla seçtiği kutuları açtırır, o kutulardan çıkan tutara bağlı olarak kendi kutusunda olan tutarı tahmin etmeye çalışırdı. Bu esnada da kutular açıldıkça yarışmacıya bir tutar teklif edilir, o tutarı kabul edip yarışmadan ayrılmak isteyip istemediği sorulurdu.

Var mısın Yok musun?

Deal or Not Deal adlı yabancı bir yarışma programı formatından ülkemize uyarlanan Var mısın Yok musun, yayın hayatına ilk olarak Kanal D ekranlarında ve Büyük Teklif ismiyle başladı. Halit Ergenç’in...

Acun Ilıcalı imzalı formatta bu soruyu soran kişi, telefonun ucundaki gizemli Hamdi Bey’di. Günümüzde de hâlen kim olduğu netleşmemiş olan Hamdi Bey yalnızca o sezonun yarışmacılarına değil, programa konuk olan Cem Yılmaz, 50 Cent, Adriana Lima, Paris Hilton ve Arda Turan gibi ünlü isimlere de teklifler getirmişti. 2010’a kadar Show TV’de, 2011-2012 yılları arasında Fox TV’de ve son olarak 2016-2017 sezonunda da Star TV’de yayınlanan bu format, izleyicilerin aklında “Kutumda büyük hissediyorum.” gibi ilginç cümlelerin de yer etmesine vesile oldu.

14. Çember

Caner Erdem’in yönetimindeki Show TV İç Yapımlar ekibinin imzasıyla 2011 yılında ekranlara taşınan Çember, eşine zor rastladığımız yarışma programlarından biriydi. Formatı itibarıyla birçok izleyicinin, geçmişte yayınlanan Dokun Bana programına benzettiği...

Doğruyu söylemek gerekirse, 2011 yılında başlayan Çember bu listedeki en az bilinen ve ünlü olan yarışma programlarından biri. Ancak hem ilginç hem de Dokun Bana yarışmasının daha da ürkütücü hale getirilmiş gibi görünen formatı sayesinde bir dönem izleyicilerde şok etkisi yarattı. Televizyon tarihimizdeki birçok ilginç yarışma gibi yine Show TV İç Yapımlar imzasını taşıyan bu program, 5 yarışmacının 3 gün boyunca çapı 3.5 metre olan bir çemberin içinde yaşamasını konu alıyordu. Yarışmaya büyük ödül olan 100 bin TL bakiyeyle başlayan yarışmacıların yeme içme ihtiyaçlarını da 3-5 bin TL gibi ciddi tutarlar ödeyerek karşılaması gerekiyordu. Ayrıca, bu 3 gün boyunca yarışmacılara bazen çözmeleri gereken bulmacalar veriliyordu. 3 günün sonunda bakiyesinde en çok para kalan yarışmacı kazanıyordu. Yarışmacıların uykusuzluk, açlık ve susuzluk gibi zorluklara karşı dayanıklılığını ölçmeyi hedefleyen bu program, -tahmin edersiniz ki- büyük gerginliklere ve kavgalara sahne oldu.

Bonus: 15. Çarkıfelek

Türk televizyon tarihinin en eski ve en uzun süren yarışma programlarından biri olan Çarkıfelek, ülkemizde yayın hayatına 1975 yılında ve TRT 1 kanalında başladı. Bu format, Merv Griffin tarafından yaratılan...

Ülkemizde belki de herkesin aşina olduğu, 1975’ten 2020’ye kadar birçok farklı kanalda ve sunucuyla ekranlara taşınan Çarkıfelek de elbette bu listede adını anmamız gereken yarışma programlarından biri. Güner Ümit, Tarık Tarcan, Halit Kıvanç, Yıldo, Muazzez Ersoy, Hamdi Alkan, Arto ve Emre Karayel gibi birçok ünlü ismin sunuculuk görevini üstlendiği bu formata asıl damga vuran kişinin de Mehmet Ali Erbil olduğunda da herkes hemfikirdir diye düşünüyorum. Lügatımıza “Parmaktan sonra!” gibi ilginç bir cümleyi kazandıran Mehmet Ali Erbil, 1997 yılında sunuculuğunu üstlendiği Çarkıfelek’le uzun yıllar boyu evlere misafir oldu. Hatta belki de Çarkıfelek’in bu kadar izlenen bir program olmasının asıl sebebi de Mehmet Ali Erbil’in kimilerine göre cesur, kimilerine göre de aşırıya kaçan davranışları ve sözleriydi. Gaflar, kırılan potlar, ayarsız jestler ve cesur espriler eşliğinde geçen Çarkıfelek, aklımızda “Uğur Derin Dondurucu” ve “Zonguldak’ın Zo’su” gibi anılarla kalmaya devam edecek.

Gördüğünüz üzere, bu listeyi sınırlayabilmek adına En Zayıf Halka haricindeki bilgi yarışmalarını dahil etmedim. Ancak yine her biri oldukça başarılı ve sansasyondan uzak olan Passaparola, Bir Kelime Bir İşlem ve hâlen devam eden Kim Milyoner Olmak İster ve Kelime Oyunu gibi yarışmaların adını anmadan da geçmeyeceğim. Sizin bu yarışmalardan aklınızda kalan unutulmaz anlar ya da atladığımızı düşündüğünüz programlar var mı? Yorumlarda buluşalım!

Ege Ertan Yazar
14.03.2022
Yorumlar
kımav kedi
15.02.2023 - 14:00
Ben de yarışma programı hazırladım; sağlam konusu var ama en büyük sorun şu ki, hiç bir kanalla iletişim kuramadım. Sizce ne yapmam gerekiyor, nasıl pazarlarım?
15.02.2023 - 14:06

Belki, kendi yakınlarınızla çekeceğiniz birkaç bölümü, Youtube üzerinden pilot bölümler olarak yayınlamak işe yarayabilir. Buradan bir ilgi yakalarsanız, gerçekten potansiyeli olduğunu ispat etmiş olursunuz.

15.02.2023 - 16:22

Bu konuda çok bir fikrim yok ne yazık ki, fakat bildiğim kadarıyla öncelikle hazırladığınız formatın özgünlüğünden emin olmanız gerekiyor. Eğer dünyanın farklı bir yerinde sizin tasarladığınız fikrin aynısı/benzeri yapılmışsa, bu fikri uygulamak yapım şirketlerine çok ciddi tazminat problemleri yaratabiliyor.

Murat Bey'in önerisine katılıyorum, sosyal medya üzerinden belirli bir görünürlüğe ulaşmak bu işin en pratik yolu olabilir. Bunun yanı sıra, eğer birileriyle iletişime geçmeyi düşünüyorsanız, kanallardan ya da ünlü isimlerden ziyade yapım şirketlerinin kapısını çalmanızı öneririm. Onların belirttiği iletişim kanallarından bir muhatap bulma olasılığınız yüksek.

19.03.2022 - 14:12
Ben eğlence yarışmalarından en çok Şahane Pazar'ı severdim. Pazar günü okul için hazırlıkları tamamlamış bir halde oturur izlerdim yarışmayı. En çok da yarışmacıların boya dolu kutuya düşmemeye çalıştığı oyuna bayılırdım. Passaparola'yı da okuldan geldikten sonra oturup izlediğimi hatırlıyorum. Hey gidi... :)
19.03.2022 - 14:59

Bu listede olmayan ancak benim de geçmişte izlemeyi çok sevdiğim "Bir Kelime Bir İşlem" diye bir yarışmaydı. "Harf alayım" ve "Bir yaklaşık" gibi repliklerini halen anımsarım.

19.03.2022 - 16:10

Passaparola benim için de çok eğlenceli bir yarışmaydı. Hala ismini andığımda jenerik şarkısı kafamda çalmaya başlıyor :)

İlgili İçerikler

Son yıllarda Netflix pek çoğumuzun hayatında büyük bir yer kaplamaya başladı. Özellikle sürekli evde kaldığımız pandemi günlerinde Netflix olmasaymış ne...

O yıllarda, ne Formula 1 ne de başka yarışların hiçbiri Le Mans 24 Saat dayanıklılık yarışı kadar popüler değildi. Bu...

Benzer İçerikler

Ülkemizde uzun yıllardır televizyon dizileri büyük ilgi görüyor. Şimdi bir de televizyonun yanına dijital platformlar eklendi ve dizi sektörü hiç...

Tüm dünyayı etkisi altına alan dijital dönüşüm süreci, sinema ve televizyon sektörünü de önemli bir dönüşüme uğrattı. Artık dizi izlemek...

İzleyecek yeni dizi önerileri arayanlar buraya! Habire bir diziden diğerine geçtiğimiz ve kendimizi kaptırabileceğimiz yepyeni alternatifler aradığımız şu dönemde, size...

Güney Kore yapımı diziler ve filmler, özellikle son yıllarda popüler kültürün çok önemli ve görünür bir parçası haline geldi. Hatta...

Absürt komedi yapımları hiçbir zaman sıradan olmayacak çünkü bu dizi ve filmlerin yerel ağlar veya reklam verenler için pek de...