Dünyanın en popüler moda etkinliği olan Paris Moda Haftası resmi olarak, ilk kez 1973 yılında düzenlendi. Dünya modasına yön veren ve modanın kalbi olarak görülen Paris’in böyle büyük bir moda organizasyonuna New York’tan sonra kavuşması kafalarda soru işareti oluştursa da bunun büyük nedenleri olduğunu hepimiz biliyoruz. Paris’te moda organizasyonları 1800’lü yıllardan beri düzenleniyor olsa da dönemin şartları ve mobilite böyle dev bir festival düzenlemesini olanaklı kılmıyordu. Paris’te düzenlenen etkinlikler genellikle tasarımcıların kendilerine ait moda evlerinde düzenleniyor ve özel defileler ile sınırlı kalıyordu. 1900’lü yılların başında bu durum değişmeye başladı ve Paris’te düzenlenen moda organizasyonları büyümeye başladı. Tam işler yolunda giderken araya giren II. Dünya Savaşı ve Nazi istilası modanın ekseninin yeni kıtanın göz bebeği ABD’ye kaymasına neden oldu. Savaşın sona ermesinden sonra ise Avrupa’daki hızlı toparlanma, yeniden Paris’i moda dünyasının merkezine yerleştirdi.
1973 yılından itibaren düzenlenen Paris Moda Haftası dünyanın en büyük dört moda organizasyonundan biri olarak kabul ediliyor. Fransızların moda dünyasındaki gücünü temsil eden festival her ülkeden tasarımcıları ve ünlü markaları kendisine çekmeyi başarıyor. Paris Moda Haftası’nda temsil edilebilmek ve kreasyonlar sergilemek bir modacı için şampiyonlar liginde yer almak gibi görülüyor.
Paris Moda Haftası diğer büyük organizasyonlar gibi yılda iki kez düzenleniyor. Sonbahar / kış ve ilkbahar / yaz kreasyonlarının sergilendiği iki dönemde de festivale ilgi oldukça yoğun oluyor. Paris Moda haftası “Big Four” içinde bile en büyük organizasyon olarak kabul ediliyor. New York’ta başlayan sezon Paris’te son buluyor ve Paris moda dünyasında son sözü söylüyor.