Yalnızca İstanbul’un değil, aynı zamanda ülkemizin en eski açık hava müzelerinden biri olan Yedikule Zindanları; aslında zindan olarak kullanılmak amacıyla inşa edilmemiş. Türk Tarih Kurumu tarafından elde edilen veriler, Yedikule Zindanları’nın Altın Kapı bölümünün Bizans İmparatoru I. Theodosius’un döneminde inşa edildiğini gösteriyor. Altın Kapı, aslında bir zafer takı olarak yaptırılmış. I. Theodosius’un oğlu tahta geçtiğinde Altın Kapı’yı dört adet yüksek gözlem kulesiynin oluşturduğu kaleyle birleştirerek görkemli bir yapı yaratmış. Keza Yedikule Zindanları da gözlem kulesi gibi göründüğü için, günümüzde hâlen Yedikule Hisarı ismiyle de anılıyor. Sözün özü, aslında Yedikule Zindanları’nın inşa edilme amacı, Bizans Dönemi’nde burayı ziyarete gelen kralların ve diğer seçkin misafirlerin ihtişamlı bir şekilde ağırlanabilmesini sağlayacak bir yapı oluşturmakmış.
Altın Kapı’nın ön tarafında bulunan ve 447 yılında inşa edilen bir de Küçük Altın Kapı var. Hendek ve sur bölümlerinin arasına savunmayı güçlendirmek amacıyla inşa edilen Küçük Altın Kapı, Bizans döneminde mermer heykellerle ve göz alıcı rölyeflerle süslenmiş. 1838 yılında da kapının üzerine II. Mahmut’un tuğrası ve armasının bulunduğu bir kitabe eklenmiş. Ancak kitabe günümüze kadar ulaşamadan harap olmuş. Peki, Yedikule Zindanları’nın ismi nereden geliyor? Burada bulunan yedi kulenin dördü Bizans İmparatorları tarafından, diğer üçü de Fatih Sultan Mehmet’in emriyle inşa ettirilmiş. Kuleler; Genç Osman Kulesi, Cephanelik Kulesi, III. Ahmet Kulesi, Hazine Kulesi, Zindan Kulesi, Top Kulesi ve Bayrak Kulesi olarak adlandırılıyor. Yedikule Zindanları’nın bir dönem gerçekten zindan olarak kullanıldığı doğru. Ancak bu yapının tarih boyunca dönem dönem; misafirhane, sanat evi, gözlem kulesi ve hayvanat bahçesi gibi işlevler gördüğü de biliniyor.