Mardin’in ruhunu ve atmosferini gerçek anlamda deneyimleyebilmek için Eski Mardin’e gitmek gerekiyor. Bu topraklara ilk defa gelip, dar sokaklarında dolaşan pek çok insan, burnumuzun dibinde olan bu güzelliği bunca sene keşfetmediği için pişman oluyor. Mardin tarih, kültür turizmi ve dinler tarihine meraklıların gezip görmesi şart olan bir destinasyon. Bölgeyi en iyi şekilde tanıyabilmek için de Eski Mardin’de vakit geçirmek gerekiyor.
Eski Mardin, daracık merdivenlerin, şaşırtıcı derecede dar sokakların, abbara adı verilen alt geçitlerin tıpkı bir oya gibi işlendiği otantik bir yerleşim merkezi. Bütün sokaklar sizi kiliselere, camilere veya çarşıya çıkarıyor. Hasan Ammar Çarşısı’ndan bir başlıyorsunuz, Sobacılar’a ilerliyor, Kasaplar Çarşısı’nı geçiyor ve Ulu Cami’ye ulaşıyorsunuz. Arada bir dinlenmek ve soluklanmak isteyebilirsiniz çünkü bu sokaklar uzayıp gidiyor. İlerlemeye devam ettikçe önünüze Dellalar Çarşısı geliyor. Çarşıyı geçince adeta bir sanat eseri gibi işlenen semercileri görüyorsunuz. Burada pek çok turist durup zanaatkarların ellerinden çıkan ürünlerin nasıl yapıldığını seyrediyor ve derin bir sohbete dalıyor.
Bakırcılar Çarşısı’na ulaştığınız zaman bakır döven ustaların işleriyle adeta büyüleniyorsunuz. Sokak boyunca karşınıza terzi ve ayakkabı ustaları da çıkıyor. Eski Mardin’in bu hareketli dokusu içerisinde ilerlerken, rengarenk bir tablo gibi sizi bekleyen Bedesten Çarşısı’na ulaşıyorsunuz. Bölgenin ruhunu yansıtan puşiler, eşarplar, iğne oyaları ve daha nicelerini bu çarşıda bulabilirsiniz. Ayrıca baharat, kahve ve tütün satan pek çok dükkanı ziyaret edebilirsiniz. Tüm bu yolculuk sizi yorarsa, Eski Mardin kahvelerinden bir tanesine oturup, mavi badem şekeri ile kakuleli kahvenin keyfini çıkarabilirsiniz.